Milletin sosyal ve siyasi hayatları, sahip oldukları inanç ve manevi değerler ölçüsünde farklılıklar taşımaktadırlar.
İman ve insanlık iklimi; güven, kardeşlik ve vahdet doğurur. Çıkar ve paylaşım kaygısı; güveni yok eder. Materyalist, hayatın ebedi değerlerine inanmadığı için insanlığın sonsuzluğa açılan ufkuna kör bakmakta, hayırda yarış yerine, düşman desteğiyle hareketi avantajlı zannetmektedir.
Hiçbir aklı başında olan kişi, Türkiye gibi önemli ve kalkınma zorunda olan bir ülkede “ havaalanı, köprü, yol, nükleer enerji gibi hayati önem taşıyan yatırımları istemeyiz” diyemez. Akla ve vicdana sığmayacak sözler söyleyip iftiralarla milleti üzmemeli ve ülke istikbalini karartmamalıdır.
Toplumun birlik ve bütünlüğüne, dini, ahlaki, bizi biz ve bir yapan milletimizin milli ve manevi değerlerine, devletimizin bekasına katkı sağlayacak, anayasal görevlerini yerine getirecek milli ve yerli liderlerin ve devlet adamlarının yetişmesine, hiçbir çıkar ve menfaat gözetmeksizin katkı sağlayıp destek olmalıyız.
Çıkarlarından başka bir düşünce ve manevi iklim bulamayan toplumlar, adil, fedakâr, devlet adamı yetiştiremezler.
Ne zaman birlik ve beraberlik içinde olsak, Müslümanlar ne zaman bir araya gelmeye çalışsa, içimizdeki iç ve dış mihraklı hainler hemen bir fitne çıkarmaya çalışıp engel olmaya çalışmışlardır.
Eğer niyetimizle, düşüncemizle, aklımızla, art niyetli, ön yargılı, peşin hükümlü gelgitler yaşamıyor, insanca, sakince, samimice kendimize dönmek, hayatımızın bütününü bu ülkede geçirmek istiyorsak bu güzelimsi ülkemizi cesurca, mertçe ve dürüstçe böldürtmeyiz ve parçalanmasına da müsaade etmemeliyiz.
Allah müminleri diri kimseler olarak belirtir, inkârcıları ölüler; şüpheci, münafık ve zındıkları da hasta olarak tarif eder.
Diri olmak ve kalmak için yaratılış fıtratımızdaki mayaya dikkat etmeli, taze tutmalı ve elmas madeni gibi sürekli muhafaza etmeliyiz.
Gelecek hesaplarını Türkiye’nin yerle bir olması üzerine kuranlar yavaş yavaş, ABD dahil tüm dünya’da alanlarının daraldığını göreceklerdir.
Ne kadar alçak ve acımasız saldırılar yaparlarsa yapsınlar yine kazanan Türkiye olacaktır. Bundan sonra yapılan saldırılar onların son çırpınışları olacaktır.
Türkiye’ye alçakça saldıranların geriye adım atacak halleri de yok nefesleri de yok.
Türkiye’nin dik duruşu karşısında nefes alacak ve bir fırsat yakalayabilecek durumları da yok..
Türkiye’nin içerden ve dışarıdan saldırılar karşısında gösterdiği direnç batıyı çileden çıkarmaktadır.
Türkiye’yi sarmalamaya çalışan prangaların da yavaş yavaş gevşemeye başlandığı açıkça görülmektedir. Ülkemize ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar onlara karşı ayakta kalacak seçeneklerimiz ve projelerimiz daima vardır.
Bizlerin yeniden yapılanıp içimizdeki ve dışımızdaki hainlere karşı, daha güçlü, bilinçli ve muasır medeniyetler seviyesine yükselmemiz için 15 Temmuz ruhuyla birlikte hareket etmemiz lazım.
Bugün ister doğuda ister batıda olsun, halkı ile devletinin barışık olduğu yegâne ülke Türkiye’dir.
Yasin ÇINAR Diyanet-SEN Şube Başkanı
hocam kalemine sağlık yine harikasınız.