PKK kamplarına yapılan sınırötesi operasyon konusunda ilk kez konuşan Başbakan Erdoğan,"Terörle mücadelede ne gerekiyorsa yapılacak." dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin bölücü terör örgütünü bertaraf etmek için demokrasi çerçevesinde her yola başvuracağını söyledi. Partisinin İstanbul İl Başkanlığınca verilen geleneksel iftar yemeğinde katılımcılara hitap eden Başbakan Erdoğan şehitleri anarak başladığı konuşmasında satır başları ile şunları kaydetti:
ACILARA SON VERECEĞİZ
'Ulvi duyguların zirveye çıktığı bu manevi iklimde yaşanan acılar şüphesiz yüreklerimizi yaktı, kalplerimizi sızlattı. Ama bu devran böyle gitmeyecek. Bütün sabotajlara, bütün provokasyonlara, demokrasiye kurulan bütün tuzaklara rağmen, biz kardeşlik hukukumuzdan, demokrasi ve hukuktan geri adım atmadan bu acılara son verme mücadelemizi sürdüreceğiz.
KARA PROPOGANDA YAPILIYOR
Hava harekatı nedeniyle yürütülen kara propagandayı da biliyoruz. Gözyaşları karşısında bile hiçbir insani duygu belirtemeyen terör örgütü ile aynı dili kullananlar, bu süreçte devlet ile vatandaş arasına girmek için operasyonların masum halkı da taciz edeceğini iddia ediyorlar. Biz tek bir vatandaşımızın tırnağının zarar görmesini istemeyiz. Ölümle tehdit edildiği için çocuklarının rızık kapısı dükkanının kepenklerini kapatmak zorunda bırakılan masum vatandaş bizi gayet iyi biliyor.
GEREKLİ CEVABI ALACAKLAR
Demokrasiye pusu kuranlar, insan öldürmeyi hayat biçimi haline getirenler hak ettiklerini bulacaklar. Cinayet işleyeni, adam öldüreni, polise, askere ensesinden silah sıkanları vatandaşa silah doğrultanı kimse ama kimse masum vatandaşımızla karıştıramaz. Hiçbir masum vatandaşımızın bu korkuya kapılmasına da izin vermeyiz. Herkes bilsin ki Türkiye çekilmek istendiği girdaba asla düşmeyecek. Bu memleketin, bu ülkenin bütün evlatları bundan emin olsunlar, cinayetler tasarlayan bu terör örgütüne yol vermeyeceğiz.
OPERASYON SÜRECEK
Kimse bize şunu söylemesin 'Devlet operasyonları durdursun'. Hayır, devlet bu milletin huzuru için operasyonsa operasyonu yapma göreviyle mükelleftir ve bunu yapmak onun en doğal hakkıdır. Devletin mal ve can güvenliğini tesis etmesi lazım. Bunları yapmak için de ne gerekiyorsa, biz bunların hepsini yapacağız. Operasyonsa operasyon. Demokrasiye pusu kuranlar, akıl dışı hesaplarıyla ve hevesleriyle baş başa kalacaklardır.
PKK'DAN DAHA ÇOK SEVİYORUZ
Şu anda ülkemizin bazı şehirlerinde esnafı mahkemeye çağırıp, orada kendilerine yıllık vergi kesen bir örgüttür bu örgüt. Esnafı bu şekilde kalkıp da 'Sen bu yıl şu kadar ödeyeceksin, sen şu kadar ödeyeceksin', elimizde belge de var, deyip, onu vergiye tabi kılanlar... Düşünün o insan benim bakanıma şunu söylüyor; 'Ne olur bizi kurtarın'. Şimdi 'Ne olur bizi kurtarın' diyen benim vatandaşım, Hakkari'de benim Kürt kökenli vatandaşım. Onun hukukunu korumak bizim görevimiz değil mi? Onlara bu belgeleri yazıp teslim eden katilleri ininden bulup çıkarmak bizim görevimiz değil mi? Çıkardık... Çıkaracağız. Bu iftar sofrasında, bu mübarek vakitte, bir kez daha açıklıyoruz. Biz kardeşiz ve yarın birbirimizi bugünden daha çok seveceğiz. Ben Kürt kardeşlerimi PKK'lılardan mukayese edilemeyecek derecede fazla seviyorum. Türk, Arnavut Laz kardeşimi sevdiğim kadar seviyorum.
BDP'YE: MECLİS'E DÖNÜN
'Gayrı meşru olanla, gayrı insani olanla, terörle, kanla, cinayetle, pusuyla aranızdaki mesafeyi açmazsanız, oy aldığınız vatandaşlarınıza ihanet etmiş olur, meşru bir siyaset yapmazsınız. Bir an evvel meşruiyet zemininden başka yol olmadığını anlayın. Meşruiyet zemininin TBMM olduğunu söylememe gerek var mı? Geleceksen, siyaset yapacaksan. Bakın birileri de 'Arkadaşlarımız gelene kadar gelmeyeceğiz' dediler. Ne oldu geldiler mi? Geldiler. Simav'da söyledim 'Gelecekler' diye. Bunlar da gelecek. Başka çareleri yok. 1 Ekim'den sonra onlar da gelecekler. Başka çıkış yolu yok bu işin. Meşruiyet zemininden kaçanlara diyeceğimiz şey ne biliyor musunuz 'Siz bilirsiniz'.'
Muhalefetten randevu isteyeceğiz
Türkiye'nin asla karanlık günlere dönmeyeceğini de dile getiren Başbakan Erdoğan, yeni Anayasa ile vatandaşlık hukukun geliştirileceğini söyledi. Darbe anayasasını değiştirmek için milletin hakimliğinde bu işi sürdüreceklerini ifade eden Başbakan Erdoğan şöyle devam etti: Muhalefet partilerine randevu talebimizi en kısa zamanda bildireceğiz. Bizi kabul ederler veya etmezler. Milletin hakimliğinde bu işi sürdüreceğiz. Aldığımız neticeyi de milletimizle paylaşacağız. Biz ziyaret edeceğimiz bu partilere anayasa teklifiyle gitmeyeceğiz. 'Yeni anayasayı birlikte hazırlayalım' teklifiyle gideceğiz. Çerçevesini de beraber belirleyelim, içeriğini de beraber belirleyelim. Bizim partimizin 336 milletvekili var, dolayısıyla oluşturacağımız komisyonda bize daha fazla üye verilmesi teklifiyle de gitmeyeceğiz. Bizim derdimiz bağcıyla uğraşmak olmayacak, bizim derdimiz üzümü yemek olacak.'
Bütün dünya Türkiye'yi izliyor
Başbakan Erdoğan, Somali ziyaretine de değindiği konuşmasında şöyle devam etti: 'Daha dün Somali'de, Mogadişu'daydık. O büyük acıyı gördük. Yoksulluk, kuraklık ve kıtlık... Hamdolsun büyük vicdan sahibi, büyük merhamet sahibi bir milletimiz var. Emin olun ki, bugün, bütün insanlık bize bakıyor, Türkiye'ye bakıyor. Her şeyimizle bütün dünyanın gündemindeyiz.' Geçen hafta İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İcra Komitesinin İstanbul'da toplandığını ifade eden Erdoğan, 'toplantıda, İslam dünyasından Somali'ye yardım amacıyla, Türkiye'nin yardımı dahil olmak üzere ne yazık ki, 350 milyon dolar tutarında nakdi ve ayni yardım taahhüdünde bulunulmasını sağladıklarını' anlattı. Erdoğan, bu rakamı çok küçük olarak değerlendirdiğini belirterek, şunları kaydetti: 'Bu rakamın zaten yarıya yakınını Türkiye veriyor. Diğer 35 ülke ne durumda? Ama bir taraftan da 'Elhamdülillah' dedim. Niye? Çünkü, Türkiye artık alan el değil, veren el oldu. Somali'nin acil ihtiyacı olan 500 milyon dolar hedefini bir an evvel yakalamaya çalışıyoruz."
HaberVaktim
