14 Şubat 2014 Cuma 22:39
Türkiye'nin Zeytinleri Koruma Altında

Anavatanı Akdeniz Coğrafyası olan zeytin, İYTE'li bilim insanları tarafından koruma altına alındı. İYTE Moleküler Bilimi Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sami Doğanlar ve doktora öğrencisi Ali Tevfik Uncu, DNA teknolojisini kullanarak zeytinyağına karıştırılan maddelerin kesin olarak tespit edilmesini sağlayan yeni bir yöntem geliştirdi. Zeytinyağında tağşiş denilince akla farklı bitkisel yağlarla yapılan karışım gelir ancak duyusal özellikleri kötü, düşük kalitede zeytin çeşitlerine ait zeytinyağları ile yapılan karışımlar da tağşiştir ve tespit edilmesi hem üretici hem de tüketici açısından gereklidir. Bu düşünceden yola çıkan İYTE'li bilim insanları, bu alanda başarılı bir çalışmaya imza attı. DNA'ya dayalı 'tağşiş tespit metodu' adını verdikleri teknoloji sayesinde zeytinyağındaki tağşiş tespit edilecek. Ayrıca, ağaçların bu metot sayesinde moleküler kimlik kartları olacak ve zeytinyağında uluslararası çapta markalaşmanın önü açılacak. Kalp damar hastalıkları başta olmak üzere sindirim sistemi, kemik yapısı beyin ve sinir dokuları üzerinde çok önemli fonksiyonları olan zeytinyağı, içine karıştırılan farklı maddeler yüzünden özelliğini kaybediyor. Her canlının dolayısıyla bitkilerin kendine has genetik farklarından yola çıkarak geliştirilen moleküler markör teknoloji sayesinde zeytinyağındaki hile yani tağşiş kesin olarak tespit edilebilecek. Analitik ve duyusal analizleri desteklemek ve eksikliklerini gidermek için geliştirilen "DNA temelli metot" yapılan hileyi laboratuar ortamında yüksek hassasiyette belirliyor. Diğer bitkisel yağlara kıyasla zeytinyağı, katma değeri yüksek ve sağlık açısından son derece popüler bir ürün olduğu için daha fazla kar edebilmek adına en çok tağşişe uğrayan ürünlerin başında geliyor. Ses Getirecek Çalışma Hem haksız rekabetin giderilmesi, hem de sağlıklı, güvenilir gıdaların tüketime sunulmasını sağlamak için sorumluluk alan ve bu soruna çözüm getirebilmek adına çalışma yapan İYTE Moleküler Bilimi Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sami Doğanlar ve Doktora Öğrencisi Ali Tevfik Uncu, ses getirecek bir çalışmaya imza attı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından deteklenen SANTEZ projesi kapsamında bir buçuk yıl üstünde çalıştıkları projenin çok başarılı sonuç verdiğini belirten Prof.Dr. Sami Doğanlar ve Doktora Öğrencisi Ali Tevfik Uncu yaptıkları açıklamada şunları söyledi: "Geleneksel analitik yöntemle hileli zeytinyağını tespit etmek mümkün. Ancak, bizim projemizde daha ayrıntılı ve kesin sonuçlar elde ediyoruz. Şöyle ki diğer yöntemlerle, aynı asit kompozisyonuna sahip ürünleri birleştirerek elde edilen zeytinyağındaki hile tespit edilemez. Ancak gen teknolojisini kullanarak elde ettiğimiz bu ürün sayesinde zeytinyağına hangi oranda hangi tür yağ karıştırıldığını verilerle ifade edebiliyoruz." DNA Yalan Söylemez Her bitkinin ayrı bir genom yapısı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sami Doğanlar, "DNA yalan söylemez, çevre koşullarından etkilenmez" dedi. Doğanlar, bilimsel literatürdeki tüm çalışmaları gözden geçirerek zeytinyağına farklı bitkisel yağlar veya daha düşük kalitedeki zeytinyağlarıyla yapılan tağşişi moleküler düzeyde tespit etmeye çalıştıklarını vurguladı. Başta E vitamini olmak üzere çok sayıda antioksidan madde içeren zeytinyağı; hücreleri yenilemesi, doku ve organların yaşlanmasını geciktirme özellikleri nedeniyle doğanın bir şifası olarak adlandırılıyor. Bu yüzden saf zeytinyağları, piyasada yüksek rakamla raflarda yer bulabiliyor. Ancak piyasada hileli zeytinyağlarının sandığımızdan çok daha fazla olduğu için bu şekilde bir kalite kontrolünün yapılması gerektiğine inandıklarını ifade eden Prof. Dr. Sami Doğanlar, şunları kaydetti: "Tüketici zeytinyağı aldığını düşünüyor, ona göre bir ücret ödüyor. Oysa aldığı ürün, tohum yağlarıyla karıştırılmış bir yağ. Aynı şekilde ihraç edilen ürünün, saf zeytinyağı olması şart. Avrupa Birliği buna çok önem veriyor. Hileli ürün ihraç eden bir ülke olarak damgalanmamız hem kötü bir durum hem de ihracatı olumsuz yönde etkiler." Kimliklendirme Yapılacak Ali Tevfik Uncu da, zeytinyağında yapılan tağşişin hem ticari açıdan etik olmadığını hem de sağlık açısından tehlikeli olduğuna dikkat çekti. Ülkemizde yetişen zeytinin aslında dünyanın en iyisi olduğu halde uluslararası bir zeytin ya da zeytinyağı markası oluşturamadığımızı anlatan Uncu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kaliteli zeytinyağımız var ancak bunun tanıtımını ve pazarlamasını yapamıyoruz. Örneğin İspanya ve Yunanistan'ın zeytinyağları çok tanınan ve talep edilen ürünlerdir. Oysaki bizim yağımız daha güzel ama uluslararası çapta marka değil. Neden? Çünkü mono değil. Tek varyete zeytinyağları üretmiyoruz. Tek varyete zeytinyağı üretmeli ve tıpkı Avrupaa Birliği'nin belirlediği kriterlere uygun coğrafi işaretler ile işlemeliyiz. Elbette ki, bu işlemi de takip edip test edebilmeliyiz. Aydın zeytiniyle, Ayvalık zeytini ya da Güneydoğu yöresinin zeytinlerini karıştırarak yağ elde ederseniz marka olamazsınız. Bizim yaptığımız çalışmalar bu anlamda çok önemli. Tek tek zeytin çeşitlerine ait kimlik kartı oluşturuyoruz ve bu kimlik kartlarını tek varyete zeytinyağlarında doğruluyoruz. Örneğin, Girit Bölgesi'nde yetiştirilen zeytinle üretilen bir zeytinyağı, coğrafi işaretlerle etiketlenir. Bu da ürünün marka değerini yükseltir, ekonomik değerini artırır. Bizim geliştirdiğimiz yöntem sayesinde elde edilen zeytinyağı hangi yörenin zeytinleriyle elde edilmiş bunu bilimsel verilerle öğrenmek mümkün. Bu yüzden yaptığımız çalışma çok önemlidir." Fidancılık Sektörü Laboratuvar ortamında zeytinyağının hangi yörenin zeytinlerinden yapıldığını test etmenin mümkün olduğunu ifade eden Prof. Dr. Doğanlar, bu çalışmanın fidancılığın gelişmesinde, dolayısıyla Türkiye'de üretilen zeytinyağının markalaşmasına önemli desteği olacağını düşündüklerini belirtti. Prof. Dr. Doğanlar, yapılan test sonucunda ülkemizde yetişen zeytin çeşitlerine ait moleküler kimlik kartları oluşturulacak ve bu kimlik kartları ile fidan sertifikasyon işlemlerinde kullanılacak bir test metodu geliştirileceğini söyledi. Fidancılık sektörünün, moleküler kimlik kartlarına sahip zeytin fidanları üretip satabileceğini anlatan Prof. Dr. Doğanlar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üretici de, bu barkotlama işlemi sayesinde istediği zeytin çeşidine ait zeytin fidanlarını temin edip, gönül rahatlığıyla yetiştirebilecek ve ticaretini yapabilecek." Zeytinle başlayan bu çalışmanın ülkedeki diğer bitki türleri için yapılacak çalışmalara da öncülük edeceğini belirten Uncu, endüstriyel ürünlerden maksimum verim elde ederek katma değeri yüksek, marka ürünler yetiştirebileceğini vurguladı. Yaptıkları çalışmayla ülke ekonomisine büyük katkıda bulunduklarını ifade eden akademisyenler, "Zeytin yüzyıllardır, bizim en önemli ürünümüz, dünyadaki en iyi marka zeytinyağının kesinlikle bu topraklardan doğması gerekiyor" diyerek yaptıkları çalışmanın Türkiye zeytini ve zeytinyağını koruma altına alacağını ifade etti. - İZMİR

Son Güncelleme: 14.02.2014 22:39
Anahtar Kelimeler:
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.