15 Şubat 2021 Pazartesi 00:04
Kur’an’ı Anlamada Sünnetin Rolü

SÜNNET MÜDAFAASI  - Ders / 2   -  İsmail AKDAĞ
 

Kur’an’ı Anlamada Sünnetin Rolü

Bu ikisi cesetle ruh, etle tırnak gibidir. Ruh olmadan nasıl ki ceset manasını yitirir, etle tırnak nasıl birbirinden ayrılmaz, Kur’an ve sünnet de ayrılmaz bir bütündür. Sünnet olmadan Kur’an’ın manasının anlaşılması da mümkün değildir. Sünnet-i Seniyye, Kur’an’ı anlama ve yaşamada en doğru ve sarsılmaz ölçüdür.

Kur’an geniş hakikatleri içinde bulunduran, bütün asırlara hitap eden bir kitaptır. Dar anlayışlarına, eksik ilimlerine ve benliklerine güvenenler Kur’an’daki derin manaları hakkıyla anlayamazlar. Bütün asırlara ve bütün insanlara hitap eden bir kitabın hakkıyla anlaşılması, ancak kendisine vahiy indirilen bir zatın sünnetiyle mümkündür. Sünnet rehberliğinde hareket edilmediğinde, kişi ne kadar ilim sahibi de olsa Kur’an’ı doğru anlayamaz, arkasından yürüyenleri de istikametten uzaklaştırır, yanlışa sürükler.

Kur’an’ın bazı ayetleri muhkemdir, manası açıktır. Fakat bazı ayetler de vardır ki müteşabihtir, manası açık değildir. Tevil, tefsir ve izaha ihtiyaç hisseder. Ayet-i kerimede, “O, sana Kitab’ı indirendir. Onun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler.”[1] buyrulur. Gerek muhkem gerekse müteşabih ayetlerin doğru anlaşılması, Allah Resulü’nün vahiyle şekillenen[2] sünnetiyle olabilir.

Rabb’imiz bu gibi anlaşılamayan meselelerde “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan Ulü’l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulün’e arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir.”[3] buyurarak bizleri Allah Resulü’nün sünnetine yönlendirir. Aksi takdirde ayette de ifade edildiği gibi; kalplerinde eğrilik bulunanlar müteşabihatın peşine düşüp Kur’an ayetlerini nefislerinin istek ve arzularına göre yorumlayarak fitne çıkaracaklardır.

Ayete göre, hakkında ihtilaf edilen meselelerde; başta Allah’a itaat emredilmiştir. Allah’a itaat Kur’an’a uymakla olur. İkinci olarak peygambere itaatten bahsedilmiştir. Ayette Allah’a itaatin ayrı, peygambere itaatin ayrı zikredilmesi, peygamberin Kur’an ayetleri haricinde emirlerine de uyulması, yani sünnetine uyulması anlamına gelmektedir.

Üçüncü olarak da Ulü’l-emre itaat emredilmiştir. Ulü’l-emre itaatten bahsedilen kısımda ayrıca itaat kelimesi kullanılmayıp peygambere itaat kelimesine atıf yapılması, “peygamberin sünnetine uyan kısmında Ulü’l-emre itaat etmemiz, uymayan kısmında itaat etmememiz gerektiği anlaşılmaktadır.”[4] Zira bir hadis-i şerifte “İtaat ancak iyiliktedir. Allah'a isyan olan konularda yaratılmışlara itaat yoktur.”[5] buyurulmuştur.

Bu ayet-i kerimede istikameti muhafaza etmemiz için uymamız gerekenler sırasıyla ifade edilmiştir:

1- Kur’an-ı Kerim

2- Peygamber (s.a.v) (sünnet)

3- Ulü’l-emr

İbni Abbas’a göre Ulü’l emr ’den bir maksat ilim ehli olanlardır.[6]

Yukardaki ayette zikredilen bu sıralamanın uygulama şeklini Sevgili Peygamberimiz’in (s.a.v) hayatında da görmekteyiz. Şöyle ki:

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muaz (ra)’ı Yemen’e vali göndereceği sırada "Sana hâlli için herhangi bir dava getirildiği zaman nasıl ve neye göre hüküm verirsin?" diye sordu. Hz. Muaz; "Allah'ın kitabındaki hükümlerle hüküm veririm." dedi. Resul-ü Ekrem Efendimiz; "Eğer Allah'ın kitabında onunla ilgili bir hüküm bulamazsan neye göre hüküm verirsin?" diye sordu. Hz. Muaz: "Resulullah’ın sünnetine göre hüküm veririm." dedi. Resul-ü Ekrem Efendimiz bu sefer; "Resulullah’ın sünnetinde de onunla ilgili bir hüküm bulamazsan ne yaparsın?" diye sordu. Hz. Muaz; "O zaman, kendi görüşüme göre içtihat eder, hüküm veririm." dedi. Peygamber Efendimiz (a.s.m) bundan son derece memnun oldu. Bu memnuniyetini şöyle ifade etti: "Allah'a hamdolsun ki, Resulullah’ın elçisini, Resulullah’ın razı olduğu şeye muvaffak kıldı.”[7]

Bu hadis-i şerife bakıldığında Hz. Muaz’ın yukarıda geçen ayetteki sıralamaya uygun bir şekilde cevap verdiği, Sevgili Peygamberimiz’in verilen cevaplardan dolayı Allah’a hamd ederek Hz.Muaz’ın hüküm vermekteki ve Kur’an’ı anlamadaki dirayetini tasdik ettiği görülmektedir.

Yazımızın Devamı Her Pazartesi günü sizlerle...
 

Kaynaklar : 

[1] Haşr, 59/7.

[1] Al-i İmran, 3/7.

[1] Necm, 53/4.

[1] Nisa, 4/59.

[1]İbn-i Kesîr, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, trc. Bekir Karlığa-Bedrettin Çetiner (İstanbul: Çağrı Yayınları, 1994), 4: 1746.

[1]Buhari, “Cihad”, 108.

[1] İbn Kesir, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, 4: 1746.

Son Güncelleme: 20.02.2021 12:07
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Mustafa kaya 2021-02-17 07:23:59

MaşAllah. Tebrik ediyorum. Bu tarz yazıların devam etmesini arzu ediyoruz