20 Şubat 2016 Cumartesi 21:17
Davutoğlu valilikten brifing aldı

Bir gazetecinin, "Ankara'daki terör saldırısında güvenlik zafiyetinin olup olmadığına" ilişkin sorusuna Davutoğlu, "Bir güvenlik zaafı söz konusu mu, biz hukuk devleti olarak hem bu soruları cevap teşkil edecek adımlar atmalıyız hem de halktan meşruiyetini almış hükümet olarak halkın güvenliğini temin etme sorumluluğu içinde bütün çalışmaları yapmak boynumuzun borcu. Olan bir olayda aksaklık varsa tabii ki bunun değerlendirilmesi gerekir, onun için bu değerlendirmeleri yapıyoruz. Hiçbir tedbir bu tür riski ortadan kaldırmaz. Son derece dinamik bir toplumsal hayat sahibiz, özgürlükleri korumak zorundayız, hayatın akışını kısıtlamamak durumundayız. Bütün bu çerçevede, bilgi akışında bir eksiklik söz konusu olursa, artık her hafta ortak güvenlik toplantıları yapılıyor, şimdi bunun daha da yoğunlaşmış şekilde, özellikle kritik yerlere yönelik olarak similasyon şekilde çalışma yapılması talimatını verdim. Kritik bütün mekanları tek tek masaya yatırdık. Kritik binaları, bütün güvenlik çalışmalarının simülasyonunu yapma talimatını verdim. Bütün bunları yapsak da terör tehdidi kalkmaz. Karşımızda birbirinden kopuk ama bu anlamda profesyonelce yetiştirilmiş, bazen de dış istihbaratça yönlendirilmiş yapılar var" karşılığını verdi.
“BİRİLERİ BİR MESAJ VERMEYE ÇALIŞIYOR”
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:
"Merasim Sokak'ta alınan tedbirlerini sordum. Sizin bana ya da muhalefet partilerinin bana yönelteceği soruları güvenlik birimlerine yönelttim. Bu niye yapılmadı, şu nasıl oldu. Bu değerlendirmeleri yaparken, niye Merasim Sokak'ta yola çıkan servis araçları belli bir rutin içinde çıkıyor. İlgili askeri yetkilimizin verdiği bilgi, 'bütün risk göze alarak, 45 dakikaya yayan kademelendirilmiş, farlı güzergah takip edilerek giden servis araçları. Niçin olduğu diye sorulduğunda tabii çok aşikar, Ankara'nın kalbi... Birileri bir mesaj vermeye çalışıyor. Biz de bu mesaja karşı bu bölgelerin korunması için alınacak tedbirleri konuştuk. Bir eksiklik varsa, ihtiyaç varsa bunlar karşılanacak."
Ankara'daki hain terör saldırısını gerçekleştiren Salih Neccar isimli teröristin Esad rejimiyle işbirliği içinde olduğu yönündeki iddialara ilişkin olarak Davutoğlu, "Parçalanan araçta elde edilen parmak ve o parmak izinden ulaşılan kişinin Türkiye'ye girişi esnasında verdiği açık kimlik bilgileriyle ilgilidir. Bu yapının, YPG ile ilişkileri tespit edildi. YPG'nin de Suriye rejimiyle ilişkisi açıktır. Suriye rejiminin BM Temsilcisi, açık bir şekilde YPG bizim desteklediğimiz örgüttür diyor. Bugün YPG, kanlı bir rejimin uzantısı şeklinde faaliyet yapan örgüttür. Bunun şüphe götürür tarafı yoktur. YPG'nin Suriye rejimiyle ilişkinde tereddüt olmaması hasebiyle, bu eylemi gerçekleştiren kişiyle YPG arasındaki irtibatların da netleşmiş olması sebebiyle bütün bu irtibatların adresleri nihai referans noktaları ortaya çıkmış bulunmaktır" diye konuştu.
“PARMAK İZİNDEN DAHA GÜÇLÜ DELİL DAHA DÜNYADA KEŞFEDİLMEDİ”
Mültecilerle ilgili olarak kimliklerde yeni bir düzenlemeye gidilip gidilmeyeceğine ilişkin soruya Davutoğlu, "Birinci konu, aslında aynı zamanda takdir edilmesi gereken bir husus, birinci konu. Demek ki çok iyi kayıt sistemimiz varsa, olay olduğu anda, daha 24 saat geçmeden kayıt işlemi üzerinden bu parmak izinin kime ait olduğu tespit edildi. Böylesine işleyen kayıt sistemi olmasaydı, biz bu sonuca muhtemelen ulaşamazdık ya da çok uzun bir sürede ulaşırdık. Kısa bir süre içinde faile ulaşabiliyoruz. O gece güvenlik istihbarat birimlerimiz o parmak izi üzerinden, binlerce dosyayı bilgisayar üzerinde filtre ederek sonuca ulaşıyoruz. Parmak izinden daha güçlü delil daha dünyada keşfedilmedi. Olayda, bir parmak ve kesik el bulundu. Dolayısıyla burada teknik olarak alınması gereken tedbir alınmış ki ulaşabiliyoruz. Ayrıca, insan hareketliliğinin filitlendirilmesi, kontrol edilmesi, muhtemel suç unsuru olacak unsurların tespiti için yoğun bir istihbarat çalışması yapılıyor. Bugün tespit ettiğimiz isimlerin hepsi neredeyse bugün için saklanmış isimler. 2014'te giriyor ve o süre içinde atıl duruyor, girerken de daha önce tespit edilen suçu olmuş olsa zaten içeri sokulmaz. Burada aracı bir yerden alıp diğer yere götüren kişiler için de aynı şey geçerli. Suç işlemediği takdirde, birini gözaltına almayacağınız için her bir terör olayı için neredeyse sicili gözükmeyen kişiler kullanılarak bir perdeleme yapılıyor tabiri caizse. Bütün bunlara karşı gerekli tedbirler alınıyor" cevabını verdi.
SALDIRIYI TAK'IN ÜSTLENMESİ
Ankara'daki 28 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyı terör örgütü PKK'dan ayrılan bazı örgüt üyelerinin de bulunduğu TAK'ın üstlenmesi ilişkin soruyu Davutoğlu, "Daha önce kumrular olayında da üstendi ama anında üstlendi. Niye 3 gün bekleme ihtiyacı hissetiler, bu açıklamayı yapmak için? TAK dediğinizde, PKK'nın uzantısı bir örgüt. YPG de PKK'nın uzantısı bir örgüt. Yani, TAK üstlenmiş olsa da bu YPG bağlantısını ortadan kaldırmaz. Niye 3 gün bekliyor, çünkü muhtemeldir ki bu terörü yapan kişinin bu kadar kısa sürede ortaya çıkarılacağını hesap edemediler. Bu ortaya çıkarılınca, o irtibatı yok etmek, uluslararası alanda YPG'nin meşruiyetine dönük gölge düştüğü hissine kapıldıktan sonra TAK diye bir paravan örgüt, PKK ile irtibatlı bir örgüt, bunu üstlendi. Biz bunu tespit etmemiş olsaydık, YPG'nin gerçek yüzünü ortaya koymamış olsaydık böyle bir üstlenmeyi yapabilirler miydi? Bunların hepsi aslında tek bir adresi gösteriyor, Kandil'i gösteriyor. Türkiye'nin caydırıcı kudretini de herkes hissedecek. Bu çerçevede, 3 gün gecikmeyle üstlenilmiş olması dahi YPG'yi açığa çıkarmak için yapılan bir algı operasyonundan ibarettir" şeklinde cevapladı.
ABD İLE YPG KONUSUNDAKİ GÖRÜŞ AYRILIĞI
ABD'den YPG ile ilgili gelen açıklamaların sorulması üzerine Davutoğlu, "Suriye bağlamında farklı kanaatler olabilir ülkeler bazında. Bunlar istişareyle konuşulacak hususlar. Son 5 yıl içinde bu anlamda ABD yakın işbirliğimiz oldu, Suriye politikası bağlamında. İş, Türkiye ise yani Türkiye'yi tehdit ise, Türkiye'ye saldırı ise işte o zaman iş değişir. Müttefik ülkeden beklediğimiz şey, Türkiye'yi savunmasıdır. Suriye'deki görüş ayrılığının Türkiye'nin güvenliği söz konusu olduğunda bu güvenlik anlayışına yansıtılmasını doğru bulmayız biz. Yani, Suriye'nin içinde YPG'nin DAEŞ'e karşı mücadele edip etmediği konusunda tartışabiliriz. İş Türkiye'nin güvenliği söz konusuysa, Türkiye'ye dönük tehdit söz konusuysa, Ankara'da 28 vatandaşımızın canı söz konusuysa bunu tartışma konusu yapmayız" diye konuştu.
"DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI'NA BÜYÜKELÇİ ÇAĞRILDI, KENDİLERİNE PARMAK İZİ GÖSTERİLDİ"
Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"ABD'den beklediğimiz tek şey, 'tartışmasız ve amasız ve belkisiz', Türkiye'ye yönelik kim tehdit oluşturuyorsa bu bize karşıdır' deme anlayışı. Beklediğimiz tek şey, Türkiye ile 'amasız' bir dayanışma içinde olmaları. Bizim bugün ABD'den de bize dönük 'acaba bunun arkasında YPG sorumlusu var mı diye sormaktansa, YPG'ye dönüp haddini bil ve Türkiye'ye yönelik her saldırıyı biz bize yapılmış addederiz' deme açıklığıdır. Kendilerine parmak izi gösterildi, Dışişleri Bakanlığına Büyükelçi çağrıldı, kimlik bilgileri verildi, 'hala bu bizim için açık bir konudur' denilirse, bizim için bu konu kapanmıştır. Ortada açık bir konu yok, Türkiye'ye dönük açık bir tehdit var. Bunu da ümit ederim bütün müttefiklerimiz görür."
Artvin Carettepe'deki olayların sorulması üzerine Davutoğlu, hükümetin çevre duyarlılığına değinerek, "Artvinlilere sesleniyorum, bu iki prensipte anlaşalım çevreyi koruyacağız ve yer altı zenginliğimizi ekonomimize katkı olarak sunacağız. Bunları, birlikte gerçekleştireceğimize inanıyorum. Orada olmaması gereken şey şu, kamu düzenini de yok sayarak provokasyon yapalım diye düşünenler varsa o fırsatçılara taviz vermeyiz. Böyle bir provokasyon çıkarmak kastıyla birisi bir şeye yönelirse, Türkiye hukuk devleti gerekli tedbiri alır. İstismar edilmesine, provokasyon yapılmasına da izin vermeyiz" diye konuştu.

Son Güncelleme: 20.02.2016 21:17
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.