19 Kasım 2016 Cumartesi 14:53
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu NATO Pa 62. Genel Kurulu

Hele siyasetçiysek çok dürüst olmamız lazım. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi yıllarımda da gördüm. Maalesef Ermeni arkadaşlarımız hiç dürüst olmuyorlar. Şimdi siz nasıl söylersiniz bizim DAEŞ'e destek verdiğimizi.

DAEŞ'e karşı arazide şu anda aktif operasyonu sürdüren kim? Bugüne kadar hangi ülke Türkiye kadar DAEŞ teröristini öldürmüştür. Sadece Başika kampımızda 700'den fazla teröristi yok ettik." dedi.

Çavuşoğlu, TBMM'nin ev sahipliğinde Hilton İstanbul Bomonti Otel'de düzenlenen NATOParlamenterler Asamblesi 62. Genel Kurulu kapsamında "Siyasi Güvenlik" oturumunda "Türk Dış Politikası ve Bölgesel Güvenlik" başlıklı konuşma yaptı.

Türkiye'nin 1952'den bu yana NATO-PA'da çok önemli rol oynadığını ve katkılar sağladığını anlatan Çavuşoğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından NATO-PA'nın Türkiye ve halkıyla sergilediği dayanışmadan memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Türk milletinin, darbe girişimi karşısında demokrasiyi destansı şekilde savunduğunu dile getiren Çavuşoğlu, "Milletimiz, sarsılmaz bir iradeyle, tankları ve savaş uçaklarını durdurup Türk demokrasisine sahip çıkmıştır.

Geldiğimiz noktada, FETÖ terör örgütü üyelerini, işgal ettikleri devlet görevlerinden uzaklaştırmak, bizim halkımıza olan borcumuzdur, sorumluluğumuzdur. Bu sorumluluğu gözardı etmemizi kimse bizden beklemesin.

Bu doğrultuda bütün adımlarımızı, hukuk sınırları çerçevesinde atmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

NATO'nun, yeni durumlara uyum sağlama, yeni görevler üstlenme ve imkanlar geliştirme konusunda son derece başarılı olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, NATO, AvrupaKonseyi, AGİT, Avrupa Birliği gibi örgütlerin dünyadaki gelişmelere göre kendisini adapte etmesi ve çözüm üretmesi gerektiğini söyledi.

NATO ve NATO-PA'nın karşı karşıya kalınan tehditler konusunda çabaları ve yeni politikalarını destekleyerek takdirle karşıladıklarını ifade eden Çavuşoğlu, NATO'nun Doğu ve Güney kanadındaki gelişmeler karşısında yeni bir sınava tabi tutulduğunu belirtti.

Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti: 

"Türkiye, NATO'nun Güneydoğu kanadının mihenk taşı olarak bu gelişmelerin sonuçlarını doğrudan hissetmektedir. Ortadoğu'daki durum, artan terör tehdidi ve Ukrayna'daki kriz gibi meseleler, hem NATO'nun hem de Türkiye'nin öncelikli gündem maddeleri arasında. Bu gelişmeler sonucunda, Avrupa-Atlantik güvenliğine Türkiye'nin sağladığı katkılar daha da önem kazanmıştır. NATO'nun Doğu ve Güney kanatlarında görünür caydırma ve savunma politikalarına katkıda bulunmaya devam edeceğiz.

Biz de müttefiklerin Türkiye'nin güvenliğine yönelik gereken katkıları, açık bir şekilde görmek istiyoruz. Türkiyeiçin Uyarlanmış Güvence Tedbirleri hala tam olarak uygulamaya koyulmadı. Esasen sadece Türkiye değil NATO'nun Doğu ve Güney kanadına baktığımız zaman hem GallerZirvesi'nde hem de bu yıl temmuzda Varşova Zirvesi'nde önemli kararlar aldık.

Kararları almamız önemli ama bu kararların da uygulanması gerekiyor ve NATO'nun bir kurum ve örgüt olarak müttefiklerine verdiği sözü tutması gerekiyor ki tüm müttefikler, Güney ve Doğu kanatta özellikle kendisini güvende hissedebilsin. Tüm müttefiklerimizi, bu sebepten dolayı, bu durumu süratle telafi etmeye çağırıyoruz."

Türkiye'nin güvenliği ve diğer üyelerin güvenliğinin, NATO'nun kendi güvenliği ve inandırıcılığıyla doğrudan alakalı olduğunun unutulmaması gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Düzensiz göçe karşı AB ile yaptığımız işbirliği bu durumun en iyi örneğidir.

Güvenlik güçlerimizin, denizdeki ve karadaki aldığı tedbirler sayesinde Ege'deki düzensiz geçişler yüzde 95'in üzerinde azalmıştır. AB ile imzaladığımız anlaşma, 18 Mart Anlaşması da kaçak göçün azalmasında önemli bir rol oynamıştır.

Düzensiz göçmen ve mültecilerin Avrupa'ya akışını durdurmak için azami gayreti göstermeye devam edeceğiz." diye konuştu.

AB'nin 18 Mart tarihli Türkiye-AB Anlaşmasının şartlarını yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, kaçak göçe yönelik adımların sadece Türkiye'den gelmesini beklemenin haksızlık olduğunu, AB'nin taahhüt ettiği 3 milyar avroyu Türkiye'ye değil zor durumda yaşayan Suriyelilere ulaştırması gerektiğini belirtti.

"Siyasi bir çözüm için azami gayreti göstermeye devam edeceğiz"

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye ve Irak'taki siyasi boşluk ve mezhep kutuplaşmasının iki ülkeyi de harap ettiğini dile getirerek, bunun sonucu olarak terör örgütlerinin Türkiye'nin güney sınırında sürekli güç kazandığını anlattı.

Çavuşoğlu, "Bu durum Türkiye için olduğu kadar esasen NATO için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Suriye'deki durum gittikçe kötüleşiyor. BM'nin son rakamlarına göre, 4,8 milyon Suriyeli komşu ülkelere sığındı. Bunların yarısından fazlası bizim ülkemizde yaşıyor. Ülke içinde yerinden edilmiş insanların sayısına baktığımızda 8 milyondan fazla. Yaklaşık 13 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. 

Türkiye kapılarını Suriyeli kardeşlerimize açık tutmaya devam ediyor. Şu anda yaklaşık 2,7 milyon Suriyeli misafir ediyoruz. 200 binden fazla Iraklı da Türkiye'de yaşıyor. Diğer ülkelerden gelen göçmenlerle beraber 3 milyondan fazla insan bizim ülkemizde misafirimiz olarak yaşıyor." şeklinde konuştu.

Suriye'de istikrarın sağlanması, insani trajedinin sona ermesi ve DEAŞ ile etkili şekilde mücadele edilmesi için Suriye'de siyasi bir dönüşüm gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, rejimin soruna askeri bir çözüm getirmek istediğini, ateşkesin çökmesine de Esad rejiminin neden olduğunu söyledi.

Halep'in yerle bir edilmesinin, şiddet yoluyla çözüm bulma gayretlerinin en vahim sonucu olduğuna değinen Çavuşoğlu, Lozan'daki toplantıda, ateşkes, insani yardım ve siyasi sürecin ilerlemesi için Türkiye olarak bir yol haritası önerdiklerini anımsattı.

Çavuşoğlu, "İnsani yardımlar için uluslararası bir konvoy önerisinde bulunduk, Rusya, ABD, İran, Türkiye, diğer ülkeler, AB, Fransa, İngiltere, katılmak isteyen ülkeler. 'Kendi bayraklarımızla Türkiye sınırından yardımları ulaştıralım' dedik.

Maalesef bu önerimiz bile BM'nin desteklemesine rağmen rejim ve destekçileri tarafından engellendi. Maalesef Lozan'da da somut bir sonuç ortaya çıkmadı. Biz yine de siyasi bir çözüm için azami gayreti göstermeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

"DAEŞ'e karşı arazide şu anda aktif operasyonu sürdüren kim?"

Konuşmasının ardından soruları cevaplayan Bakan Çavuşoğlu, toplantıya Ermenistanadına katılan Ermeni Heyeti Başkanı Koryun Nahapetyan'ın "Türkiye'nin aktif bir şekilde DEAŞ'ı desteklediği ve uyguladığı politikaların bölgede istikrarsızlığa yol açtığı" iddiaları üzerine Türkiye'nin "Yurtta sulh cihanda sulh" anlayışıyla komşularıyla iyi ve sorunsuz ilişkiler sürdürmeye devam ettiğini kaydetti.

Çavuşoğlu, şöyle devam etti: 

"Bu sebeple yıllardır birçok sorunumuz olmasına rağmen, Ege'de örneğin, Yunanistan ile istikşafi görüşmeler çerçevesinde gerilimi arttırmadan devam ettiriyoruz. 

Bulgaristan ile ilişkilerimiz çok iyi. Ukrayna ile ilişkilerimiz mükemmel. Gürcistan ile ilişkilerimiz mükemmelin de ötesinde. Hiçbir sorun yok. 

Rusya ile bir sorunumuz oldu. Şimdi ilişkilerimiz iyi fakat biz Rusya ile ilişkilerimiz iyiyken de Suriye, Esad, Ukrayna ve Kırımkonusunda farklı düşünüyorduk yine farklı düşünüyoruz."

Türkiye'nin Suriye ile ilişkilerine yönelik ise Çavuşoğlu, Suriye'nin şu anda yönetilemeyen bir ülke olduğunu söyleyerek, "Maalesef bir rejim 600 binden fazla insanını öldürmüş, kimle ilişkilerinizi iyi sürdüreceksiniz. Bizden kaynaklanan da bir şey değil. Arap Baharı ile olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, "Aynı şekilde bizim Irak ile herhangi bir sorunumuz yok. Ama biz Irak'ta Maliki döneminin mezhepçi anlayışıyla Irak'ı bugünkü durumuna getireceğini başından beri söylüyorduk. Biz hem Irak'ın hem Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Bölünmesine karşıyız." dedi.

"Çünkü siz yalanı tercih ediyorsunuz, kendinize güveniniz yok"

Bakan Çavuşoğlu, Ermeni Heyeti Başkanı'nın iddialarına ise şöyle cevap verdi: 

"Değişik görüşler içinde olabiliriz. Siz Ermenistan'dansınız ben de Türküm. Ama önce dürüst olmamız lazım. Hele siyasetçiysek çok dürüst olmamız lazım. 

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi yıllarımda da gördüm. Maalesef Ermeni arkadaşlarımız hiç dürüst olmuyorlar. Şimdi siz nasıl söylersiniz bizim DAEŞ'e destek verdiğimizi. DAEŞ'e karşı arazide şu anda aktif operasyonu sürdüren kim? Bugüne kadar hangi ülke Türkiye kadar DAEŞ teröristini öldürmüştür.

Sadece Başika kampımızda 700'den fazla teröristi yok ettik. Sadece Irak'ta. Şu ana kadar operasyon devam ediyor, kaç tane güç var, bugüne kadar Musul operasyonu çerçevesinde 700'den fazla DAEŞ'li öldürülmemiştir.

DAEŞ'in yabancı terörist savaşçılarını durdurma konusunda kim etkili? Siz diyorsunuz ki DAEŞ'e destek veriyorsunuz? DAEŞ bizden nefret ediyor. Web sayfalarına bak. Recep Tayyip Erdoğan birinci düşman ve onun yakın arkadaşları, ben dahil. Neden? Biraz önce söylediğim gibi aktif mücadele ediyoruz. İçeride ve dışarıda. Terörün her türlüsüyle."

Çavuşoğlu, Türkiye'nin kaynak ülkelerle yabancı terörist savaşçılar akımını durduğuna dikkati çekerek, 52 bin kişiye giriş yasağı konulduğunu, bugüne kadar 4 bin kişinin de yakalandığını ve geldikleri ülkelere iade edildiğini belirtti.

Fransa'da yakalanan teröristin, Türkiye'nin yakalayıp Fransa'ya teslim ettiği terörist olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, Belçika havaalanındaki terörist saldırısını gerçekleştiren teröristin de Türkiye'nin yakalayıp da Hollanda'ya iade ettiği ve Belçika polisine de haber verdiğini hatırlattı.

Türkiye'de şu ana kadar DAEŞ ile bağlantılı olan 2 binden fazla tutuklunun olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Biz DAEŞ'in ideolojisini öldürmede en etkili kişiyiz. Recep Tayyip Erdoğan'ın da hedef olmasının sebebi bu. Bunlar ne yapıyor dini suistimal ederek 125 ülkede adam devşiriyor.

Biz de diyoruz ki bütün dünyaya çağrıda bulunuyoruz, 'bu teröristlere katılmayın, bunların İslam ile hiçbir ilgisi yok.' Siz şimdi çıkıyorsunuz hiç de dürüst olmayan bir şekilde DAEŞ'e destek verdiğimizi söylüyorsunuz. Rusya ile aramızdaki ilişkiler soğukken bunu Ruslar da dile getiriyordu.

Lavrov'a şu öneride bulundum Roma'daki toplantıda, 'Sergei sen benim dostumsun, tecrübeli bir dışişleri bakanısın bana söylediklerinle ilgili bir delil ver, ben bugün istifa edeceğim ama bana bir belge veremezsen ben de bundan sonraki hayatını geçirmek için tatil yapmak için seni Antalya'ya davet ediyorum' dedim.

O da bana dedi ki, 'Sen çok tecrübeli bir arkadaşsın, Türkiye senden daha iyi bakan bulamaz, o yüzden kalmanı istiyorum'. Bu ne demek, benim elimde bir delil yok demektir.

Yani dürüst olmak lazım. İkincisi sizi dinlediğimiz zaman sanki bir meleksiniz, barış meleğisiniz. Şimdi ben size bir soru sormak istiyorum, BM kararnamesinde, Avrupa Konseyi kararnamesinde sizin üye olduğunuz tüm kararnamelerde sizin Azerbaycan'ın topraklarının yüzde 20'sini işgal ettiğiniz yok mu? 

 

Son Güncelleme: 19.11.2016 14:56
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.