10 Nisan 2015 Cuma 01:07
Müminlerin Emiri Molla Muhammed Ömer'in Hayatı (Bölüm 1 ve 2)

(Hicri) 1375 yılında Kandahar’da yapılan tarihi meclisin ve Müminlerin Emiri Molla Ömer’in seçilişinin 19. yıl dönümünün anısına:

İslam Emirliğinin lideri Emirul Müminin Mücahid Molla Muhammed Ömer’in biyografisi (Allah onu korusun)

Elhamdulillah, es-salatu ves-selamu ala rasulillah.

04.04.1996 tarihi Müslüman halkımızın tarihinde yer alan çok mühim bir gündür. Nerdeyse 20 sene önce âlimlerden, önde gidenlerden ve Afganistan’ın cihad liderlerinden oluşan 1500 kişi Molla Mücahit Muhammed Ömer’i İslam Emirliğinin lideri olarak onayladılar, ona beyat ettiler ve ona “Müminlerin Emiri” ünvanını verdiler.

İslam Emirliğinin resmi takviminde bu günün bu tarihi olaydan dolayı ayrı bir önemi vardır; İslam Emirliğinin Kültür Heyeti sonradan bu kutlu olayın hatırasına özel makaleler ve yazılar yayınlamıştır.

Çok sayıda arkadaşlarımızın, özellikle yazarların ve araştırma yapanların ısrarla İslam Emirliği liderinin geniş kapsamlı biyografisinin yayınlanmasını talep etmelerinden dolayı İslam Emirliğinin Kültür Heyeti bu tarihi olayın anısına ekselansları Müminlerin Emiri Mücahit Molla Muhammed Ömer’in (Allah onu korusun) geniş kapsamlı biyografisini yayınlamaya karar verdi.

Birçok sahte yazarların, analistlerin ve önyargılı çevrelerin yanlış propagandasını önlemek ve hem yazarlara hemd e sıradan insanlara net bir resim tasvir edebilmek için ekselansları Müminlerin Emirinin özgeçmişini aşağıdaki kategorilere göre düzenledik;

 

Doğumu ve ilk yılları
 

Mücahit Molla Muhammed Ömer’in babası Moulavi Gulam Nabi’dir, dedesi Moulavi Muhammed Rasul‘dur ve dedesinin babası Moulavi Baaz Muhammed’tir; Hicri 1339 (miladi 1960) senesinde Afganistanın Kandahar ilinde Şah-ı-Himmet şehrinde Khakrez ilçesinde dindar ve ilimli bir aileden doğmuştur. Babası Moulavi Gulam da Khakrez ilçesinde doğdu ve o bölgenin geleneksel dini kurumlarında ve çevresinde ilk eğitimini aldı. Insanları doğru akideye iletmek ve onları eğitmek için hiç usanmadan gösterdiği çabalarından dolayı halk arasında iyi bilinen ve saygıdeğer bir alimdi ve büyük bir şahsiyetti.

Mücahit Molla Muhammed Ömer’in doğumundan iki sene sonra Khakrez ilçesinden aynı ilde bulunan Dand ilçesindeki Noday köyüne göç etti ve orada kalarak yerli insanlara dini eğitim verdi. Hicri 1344, Miladi 1965 senesinde o bölgede vefat etti ve Kandahar şehrindeki Taliban’ın meşhur mezarlığında toprağa verildi.

Babasının ölümünden sonra Mücahit Molla Muhammed Ömer 5 yaşındaydı ve ailesi ile birlikte Kandahar ilinde olan Dand ilçesinden Uruzgan ilinde olan Deh-Ravud ilçesine yerleşti ve orada hayatının ilk dönemini amcaları Moulavi Muhammed Enver ve Moulavi Muhammed Cumma’nin idaresinde geçirmeye başladı.

 

İlk eğitimi
 

Mücahit Molla Muhammed Ömer 8 yaşında dini eğitim almak için Deh-Ravud ilçesinde olan Şar-i-Kohna bölgesinde birinci medreseye katıldı. Bu medreseyi amcası Moulavi Muhammed Cumma idare ediyordu ve Mücahit Mollah Muhammed Ömer ilk eğitimini ondan aldı.

Özellikle Moulavi Muhammed Enver olmak üzere, amcalarının ikisi de onun dini derslerinde ve eğitiminde cok önemli bir rol almışlardır.

Mücahit Molla Muhammed Ömer bu medresede ilk ve orta eğitimini başarı ile tamamlamıştır. 18 yaşında iken daha yüksek dini eğitimi almaya baslamıştı ama 1978 senesinde vuku bulan hain komünistlerin darbesi yüzünden (eğitimini) tamamlayamadı.

 

Ailesi        
 

Mücahit Molla Muhammed Ömer “Hotak” aşiretinden olan “Tomzi” kabilesindendir; bu aşiret Peştunların büyük kısmını içerir ve bu aşiretten  seçkin İslami politikacılar ve İslamın efsanevi şahsı “Hacı Mirwais Khan Hotak” gibi cihad kahramanları çıkmıştır.

Afganların kendisini saygıyla “Mirwais Nika” (Büyükbaba Mirwais) unvanı ile andıkları Büyük Gazi Hacı Mirwais Hotak (Allah ona rahmet eylesin) 1712 yılında Afganistan’ı Safevi Hanedanının zulmünden kurtarmıştı ve Afganlar için bağımsız bir İslam Devletinin temelini kurmuştu.

Mücahit Molla Muhammed Ömer’in ailesi âlimler ve dini eğitim veren hocalar içermektedir. Onlar tüm hayatını Allah Azze ve Celle’nin kutsal dinine hizmet etmek, ilim öğrenmeye teşvik etmek ve müslüman halkını en güzel şekilde eğitmek için adamışlardı. Bu nedenle bölgelerinde manevi olarak (halk tarafından) son derece takdir ediliyorlardı ve halkın en asil ve en önemli şahsiyetleri olarak görülüyorlardı.

Mücahit Molla Muhammed Ömer’in manevi değeri bukadar yüksek olan ve ilim sahibi olan bir ailenin içinde dünyaya gelmesi ve onun iyi eğitilmiş patronlarının himayesinde yetişmis olması onu derinden etkiledi ve samimi bir mücahit olarak yetişmesini sağladı; Afgan halkını zulümden, fesattan ve haksızlıktan kurtaran ve sevidiğimiz anavatanımızı (Afganistanı) parçalanmaktan koruyan merhametli ve ihtiyatlı bir İslami şahsiyet.

Onun kardeşleri, amcaları ve ailesinin tüm fertleri hepsi mücahitlerdir ve ailesinden dört kişi sehit olarak canlarını Allah yolunda feda ettiler. Amerika’nın 07.10.2001 tarihinde başlayan vahşi bombardımanında şehit olan ilk kişi Mücahit Molla Muhammed Ömer’in amcası Molla Muhammed Hanafia’dır.

 

Cihad meydanında gösterdiği mücadele
 

Komünistlerin kanlı bir askeri darbe ile Afganistanın yönetimi ele geçirdiklerinde Mücahit Molla Muhammed Ömer daha yirmili yaşlarındaydı. O dönemde Mücahit Molla Muhammed Ömer’in aynı diğer ögrenciler gibi eğitimini devam etmesi nerdeyse imkansızdı. Zira bu ateist komünistler tüm ülkedeki alimlere, Talibana, öğrencilere ve diğer okumuş yazmış müslümanlara karşıydılar. O dönemde Mücahit Molla Muhammed Ömer yüksek eğitimini tamamlamaktan vazgeçmişti. Medereseden ayrıldı ve dini görevini yerine getirmek için cihad meydanına yöneldi.

Uruzgan ilindeki Deh-Ravud ilçesinde tanınmış olan “Harkat-i-Inqilaab-i-İslami” (İslami Devrim Hareketi) isimli bir cihad organizasyonunda cihadi mücadelesine başlamıştı. Bu ilçede belli bir süre geçirdikten sonra yiğit bir mücahit olduğundan dolayı itibar kazanmıştı ve ilçenin çeşitli bölgelerinde komünistlere karşı düzenlenen birkaç operasyonlarda etkin bir rol almıştı. Cihad meydanındaki bu itibarindan ve operasyonlardaki başarılarından dolayı çeşitli bölgerin ve grupların mücahitleri Deh-Ravud ilçesinde düşmana karşı geniş kapsamlı operasyonlar düzenleyebilmek için Molla Ömer’in kendilerine komutanlık yapmasına oybirliği ile razı oldular. Molla Ömer gerçeklestirdiği son derece başarılı operasyonlarda birkaç kere yaralanmıştı. Üç seneden fazla süren bu dönemde bölgedeki mücahitleriyle beraber işgalci ruslara ve onların yerli kuklalarına karşı yapılan birçok çatışmalara katıldı.

Onun cephesinde bulunan arkadaşları ve komutanlar Mücahit Molla Muhammed Ömer’in genç olmasına rağmen her türlü sorumluluğu ve görevi yerine getirebilecek kadar yetenekli olduğunu söylüyorlar; zira hem fiziksel olarak güçlüdür hem de potansiyel sahibidir.

Daha sonra 1983 yılında cihad faaliyetlerini daha iyi koordine edebilmek için mücahit arkadaşlarıyla beraber Kandahar ilindeki Maivand ilçesine geçti ve Rus işgalcilerine ve onların yerli kuklalarına karşı silahlı mücadelesine meşhur komutan Feyzullah Akhunzada’nın öncülüğünde devam etti. Komutan Feyzullah Akhunzada o dönemde iyi bilinen 7 cihad grubundan birisi olan “Harkat-i-Inqilab-i-İslami” (İslami Devrim Hareketi)nin üyesiydi. Bölgede düzenlenen birçok operasyonlarda komutanlık görevini başarıyla yerine getirmesiyle beraber farklı ve etkili askeri taktikler sergilemesinden dolayı o dönemdeki cihad gruplarının dikkatini çekmişti ve sonunda Moulavi Muhammed Nabi Muhammedi’nin önderliğinde olan “İslami Devrim Hareketi”nin aracılığıyla kendisine (Molla Ömer’e) kalıcı olarak bir cihad cephesinin sorumluluğu verilmişti.

1983 yılından 1991 yılına kadar Mücahit Molla Muhammed Ömer Kandahar ilindeki Maiwand, Zhari, Panjwai ve Dank bölgelerinde başarılı operasyonlar gerçekleştirdi; bu bölgeler cihadın aktif merkezleriydi ve mücahitler her gün düşmana karşı yapılan çatışmalara katılıyorlardı. Aynı şekilde Molla Ömer de Kabil-Kandahar-anayolunda, Şahr-ı-Safa bölgesinde ve Zabul ilindeki Qalat kentinde Rus işgalcilere karşı yapılan birkaç başarılı operasyonlara bizzat katılmıştı. Onun tercih ettiği silah “RPG-7” idi; bölgenin mücahitleri basitçe “roket” diyorlardı. Molla Ömer bu silahın uzmanı olmuştu. Dile getirilmesi gereken şu ki: Komünistlere karşı yapılan bu cihadta savaşın en yoğun olduğu bölgeler Kandahar ilindeki Maiwand Zhari ve Panjwai ilçeleridir. Bu bölgede hesap döndü ve Rusya yenilgiye uğradı ve geri çekildi. Kandahar-Herat-anayolunda o kadar yüksek sayıda tanklar ve askeri araçlar yakıp yıkıldı ki, düşmanlar kendilerini mücahitlerin saldırısına karşı korumak için yolun iki tarafına da bu kırık döküklerden bir duvar dikmişlerdi.

Mücahit Molla Muhammed Ömer Ruslara karşı düzenlenen çatışmalı operasyonlarda dört kere yaralanmıştı ve operasyonun birinde sağ gözünü kaybetmişti.

Mücahit Molla Muhammed Ömer Rus işgalcilerine ve onların hem Kandahar’da hem de komşu illerde bulunan komünist kuklalarına karşı düzenlenen birçok operasyonlarda çok önemli bir rol alan, seçkin ve meşhur bir komutan olarak bilinirdi. Aşağıdaki satırlarda mücahit arkadaşlarının Rus işgalcilerine karşı yaptıkları eylemlerden bahsedeceğiz.

Kandahar ilinde “Budwan üssü” olarak bilinen düşmana ait kuvvetli bir üs vardi. Düşmanlar bu üsse yakın olan bir yerde askeri bir tank yerleştirmişlerdi. Bu da mücahitler için çok büyük bir engel oluyordu çünkü bu tank her önüne geleni kolayca hedef alıp ateş edebiliyordu. Mücahitler bu tankı tahrip etmek için ellerinden geleni yaptılar ama başarılı olamadılar. Sonunda Mücahit Molla Muhammed Ömer’i Sang-ı-Hisar bölgesinden yardıma çağırdılar. Molla Ömer Budwan üssünün önündeki bu tankı RPG-roketatarıyla vurdu ve tahrip etti. Bu da o anda mücahitler için muazzam bir başarıydı.
Kandahar’da “Mahalla-Jaat” bölgesinde Ruslara karşi yapılan bu kutsal cihad esnasında Şehit Molla Ubeydullah Akhund’un düşmana karşı düzenlediği bir çatışmaya Mücahit Molla Muhammed Ömer de katılmıştı. Şehit Molla Ubeydullah Akhund Amerikan işgalinden sonra İslam Emirliğinin Savunma Başkanı ve Müminlerin Emirinin milletvekili olarak görevlendirilmişti. Çok sayıda düşmana ait tanklar ve diğer askeri araçlar bunların ikisi tarafından imha edilmişti. Ertesi gün gelen seyirciler şaşkınlık içinde kaldılar ve düşmanın defedilmiş olduğuna inanamadılar. Onlar düşmanların çok sayıda araçlarının yanmış olmasına ve sağ kalanların ise önceki üslerine geri çekilmiş olmasına rağmen hala mevcut olduklarını sanıyorlardı.
Zhari ilçesindeki Sang-ı-Hisaar bölgesinde Rus tanklarından oluşan bir konvoy Kandahar-Herat-anayolundan geçiyordu. Sonradan Afganistan İslam Emirliğinin milletvekili olarak görev alan Molla Biradar Akhund Mücahit Molla Muhammed Ömer’e katıldı ve yanlarında sadece dört tane RPG-mermisi vardi. Hiç çekinmeden konvoya saldırdılar ve bu mermilerle dört tane askeri tankını imha ettiler.
Bu kutsal cihad devrinde Mücahit Molla Muhammed Ömer’in yakın arkadaşı olan Molla Biradar Akhund’un dediğine göre Molla Ömer o kadar çok Rus tankı imha etmiş ki, arkadaşları imha edilen tankların sayısını kesin olarak bilmiyorlar.
1992 yılında komünist rejimin yıkılmasından sonra tüm ülkede mezhep savaşı ortaya çıkmaya başladı. Tüm dürüst mücahitlerin yaptığı gibi Mücahit Molla Muhammed Ömer de silahını indirdi ve ardından Kandahar ilindeki Maiwand ilçesindeki Sang-ı-Hisaar bölgesindeki Ghishaan köyünde “Hacı Ibrahim” Camisinin yanında bir medrese kurdu ve oraya yerleşti. 14 sene süren ve zorluklarla dolu olan bir mücadeleden sonra birkaç mücahit arkadaşlarıyla birlikte tamamlayamadan bıraktığı dini eğitimine tekrar başladı.

O dönemde tüm ülkeyi, başkent Kabil’i dâhil, kanlı bir mezhep savaşı sarmıştı. Bazı hizip önderleri sadece kendi çıkarlarının uğruna Ruslara karşı yapılan bu kutsal cihadın hedeflerini çiğneyip geçtiler ve İslamı korumak için ve sevdikleri anavatanlarında bağımsız bir İslam Devleti kurmak için canlarını feda eden birbuçuk milyon Afgan şehitlerinin arzusuna aşağılama ile karşılık verdiler.

 

Kargaşaya karşı direnmesi ve İslam Emirliğini kurması       
 

Ülkemizdeki tüm mücahid halkının uzun zamandır beklediği arzusunu yerine getirmek için İslam nizamını kurmak yerine mezhep savaşı çıktı. Doğrusu, mücahitler zayıflamışlardı ve önceden planlanmış olan bu komplonun yüzünden kenara itilmişlerdi. Malesef bazı eski cihad komutanları yargılanması gereken birkaç tanınmış komünist şahıslarını barındırmışlardı. Bunun üzerine diğer hizip önderlerinden bazıları iyice düzenlenmiş bir sekilde halkı ve ülkeyi yağmalamaya başlamışlardı.

Böylece tüm ülke ve tüm halk Afganların tarih boyunca hiç görmediği bir kargaşaya ve kanunsuzluğa batmıştı. Tüm müslümanların hayatı, namusu ve malı tehlike altındaydı. Kibirli, inatçı ve vahşi savaş önderleri ülkenin anayollarında ve geçitlerinde kendi kafalarına göre bariyerler dikmişlerdi ve kontrol noktaları açmışlardı. Mesele sadece bunların bizim fakir halkımızdan yüklü miktarda para istemeleriyle bitmiyordu; bu bariyerlerde zaten yeterince zulüm görmüş halkımızın namusu ve iffeti de tehlike altındaydı. Tarihimizde eşi benzeri görülmemiş bu savaş önderleri ülkemizin mal varlığını, kutsal cihadımızın başarılarını, hatta ormanlarımızı ve doğal ve mineral kaynaklarımızı acımasızca sömürdüler. Ruslara karşı 14 sene boyunca sürdürdüğümüz cihadın meyveleri tehlikeye girdiği gibi sıradan halkın günlük hayatı da aynı şekilde tehlike altındaydı.

Tüm ülkede yaygın olan kaos ve kargaşadan dolayı fesat, cinayetler, yağmalamalar, hırsızlıklar, zulüm, barbarlık ve müslüman halkın durmadan çektiği sıkıntılar gün geçtikçe artıyordu. Afgan müslüman halkının refahı, hürriyeti ve şerefi için savaşmış olan samimi mücahitler bu duruma derinden üzülmüşlerdi.

Mücahit arkadaşlarıyla birlikte Kandahar’da Maiwand ilçesinde kalan Mücahit Molla Muhammed Ömer de diğer samimi mücahitler gibi bu durumdan çok rahatsızdı. Kandahar-Herat-anayolunda dikilmiş olan bariyerleri ve zavallı yolcuların, kadınların ve aksakallı yaşlıların nasıl zulme uğradıklarını, rezil olduklarını ve hatta gündüz vaktinde bu insafsız savaşçılar tarafından öldürüldüklerini görmüştü. Dile getirilmesi gereken bir mesele de şudur: Yasadışı bariyerlerin ve kontrol noktalarının sayısı o kadar artmıştı ki Heratdan Kandahar’da bulunan Boldak kentine mallarını getirmek isteyen tacirler bariyerdeki kontrolcülerin bitmeyen sorularından dolayı mallarını Maivandta indiriyorlardı. Ve ardından dayanılmaz sıkıntılar çekerek mallarını tanınmamış çöl yollarından hedeflerine götürüyorlardı.

Mücahit Molla Muhammed Ömer ve arkadaşları Kandahar’da yaygın olan bu durumun ve bu cani savaşçıların şehirin her köşesine kadar dağıldıklarının farkındaydılar. Hem devletin hemde şahısların malvarlıklarını sürekli gasp edip aşırı yüksek bir fiyata satıyorlardı. Devletin arazilerine kendi şahsi pazarlarını kuruyorlardı. Dahası, bunlar en ufak meselelerden dolayı kendi aralarında savaşıp duruyorlardı ve bu da sıradan halk için büyük bir sıkıntıya sebep oluyordu.

Ülkemizdeki çaresiz ve mazlum halkın çektiği bu bitmeyen sıkıntılardan dolayı hakiki ve samimi mücahitler mecburen tekrar bir araya geldiler ve müslümanların canlarını, ırzlarını ve mallarını koruyabilmek için bir çözüm aradılar. Mücahitler kendi aralarında görüşmeye ve danışmaya başladılar.

Mücahit Molla Muhammed Ömer ve arkadaşları ilk toplantılarını Kandahar ilindeki Panjwai ilçesindeki Zangawat bölgesinde düzenlediler ve bu toplantıya bölgenin tanınmış ve güvenilir âlimleri de katıldılar. Âlimlerin bu toplantısını Ruslara karşı yapılan kutsal cihad esnasında Kandahar’da mücahitlerin şeri kadısı olan Moulavi Said Muhammed yönetiyordu (Moulavi ‘Pasanai Sahib’ olarak biliniyordu). Kendisi Mücahit Molla Muhammed Ömer’e ayağa kalkmasını ve bu kargaşaya karşı direnmesini buyurdu ve hepsinin (tüm alimlerin) ona destek verdiğini söyledi. Bu toplantı İslami Hareketinin ilk toplantısıydı ve Mücahit Molla Muhammed Ömer kargşaya ve fesada karşı sürdürdüğü mücadelesinin temelini 24/25.06-1994 tarihinde kurmuştu (Hicri 15 Muharrem 1415).

Ve “İslam Hareketi” kargaşaya ve fesada karşı mücadelesini Mücahit Molla Muhammed Ömer’in önderliğinde başlattı. Hakiki ve samimi mücahitler ve sıradan olan halk bundan son derece memnun oldular. Önce Kandahar’ı ve ardından Afganistan’ın diğer büyük şehirlerini bu fesatçı ve hain savaşçılardan kurtardılar. “Taliban İslam Hareketi” Afganistan’ın büyük kısmını ele geçirdikten sonra Afgan alimleri Kandahar’da 04.04.1996 yılında (Hicri 15 Zulkade 1416) bir toplantı düzenlediler. Bu toplantıya 1500den fazla âlim katıldı. Hepsi Mücahit Molla Muhammed Ömer’in önderliğini onayladılar ve “Emirul-Muminin” (Müminlerin Emiri) unvanını ona verdiler. 27.09.1996 tarihinde Afganistan’ın başkenti olan Kabil de İslam Emirliğinin kontrolü altına girdi ve sonradan İslam Emirliğinin egemenliği sevdiğimiz anavatanımız olan Afganistan’ın yüzde doksanbeşine kadar yayıldı; tüm merkez ve kuzey bölgeleri dahil.

Afganistan İslam Emirliği Mücahit Molla Muhammed Ömer’in önderliğinde şeriatın yüce kurallarına ve prensiplerine dayanan İslam nizamını kurdu. Uzun bir sürenin ardından dünya tekrardan İslam Devletinin pratik bir modeline şahit oldu. İslam Emirliği ülkeyi parçalanmaktan korudu ve asi savaşçıların silahlarını ellerinden aldı. Sonuç olarak ülke yeniden yapılmaya başladı ve tüm dünyanın, NATO dâhil, ulaşılmaz zannettikleri istikrara ve örnek alınabilecek bir huzura kavuştu. Ama (işte burada büyük bir AMA var) bu dünyanın kibirli ve kâfir güçleri kurulmuş olan Şeriat sistemini kabullenemediler ve bu onların gözlerinde bir diken olmuştu. Bu yüzden bize karşı düşmanca tavırlar aldılar ve düşman gibi davrandılar. Bu sistemi devirmek için ellerinden geldiği kadar çürük bahaneler bulmaya ve üretmeye çalıştılar ve sonunda bize karşı ortak askeri saldırılar düzenlemeye başladılar.

(Devamı gelecek…)

Son Güncelleme: 10.04.2015 01:14
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.