Birliğin, pek çok İslami kurumun işbirliğiyle "İslam alimleri diktatörlüğe ve kan dökülmesine karşı" başlığıyla İstanbul'da düzenlediği iki günlük toplantı sona erdi.
Birliğin Yönetim Kurulu Üyesi Muhammed Musa eş-Şerif'in okuduğu kapanış bildirisinde, "Mısır'da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin de aralarında bulunduğu masum insanlar hakkında verilen hükümler uygulanırsa bunun ulusal, bölgesel ve uluslararası alanda sonuçları vahim olacaktır. Alimler hükümlerin uygulanmasına karşı çıkmanın insani, hukuki ve dini bir görev olduğunu düşünüyor" denildi.
Mısır'daki rejimin meşruiyetini kaybettiği belirtilen bildiride, "Mısır'daki darbe ve benzeri darbeler meşruiyetini kaybetmiştir. Halkların bu rejimlere itaat etmemesi gerekir. İslam ve Arap dünyasındaki diktatör rejimlerin uyguladığı terörizm, gençlerden bir kısmında dinsizliğe, bir kısmında da radikalliğe yol açmaktadır" ifadesi yer aldı.
Bildiride, terör örgütü DAEŞ'in camileri bombalamak suretiyle masum insanları öldürmesi gibi saldırıların cihat kapsamına girmediği, şeriata aykırı olduğunu ifade edilerek, gençlerin bu örgüte katılmalarına karşı dikkatli olmak gerektiği kaydedildi.
"Safevi İran projesi" tehlikesine dikkat çekilen bildiride, İslam ümmetinin parçalanması ve inanç sisteminin değiştirilmesi projelerine karşı birlik çağrısı yapıldı. Bildiride, ayrıca Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın Müslümanlar için önemine işaret edildi ve birliğin Aksa'daki bin murabıta (gönüllüler) kefil olmayı üstlendiği vurgulandı.
İstanbul'da dün başlayan, açılışında istibdat ve baskı rejimlerinin olumsuz etkileri ele alınan toplantıda, "Müslümanlara karşı Siyonist, Safevi ve Haçlı projelerinin yürütüldüğüne" işaret edilerek, alimlere bu üç proje ile bölgede ve tüm dünyada Şii İran projesine karşı koymak üzere strateji geliştirme çağrısı yapılmıştı.
