Ağrı'nın Eleşkirt ilçesindeki 100. Yıl İlkokulunda görev yapan okul öncesi öğretmeni Özlem Çalımlı, hazırladığı ve hayata geçirdiği “Ben Bana Yeterim” projesi bağlamında öğrencilerin günlük ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için çeşitli aktivitelerin yapıldığı sınıfı “Montesorri Merkezi”ne dönüştürdü. Çalımlı, Montesorri Merkezi'nde özgüveni geliştirmek, çözüm odaklı olabilme, kendi kendine yetebilme, sorumluluk sahibi olma, çevre bilincini geliştirme, günlük yaşam becerilerini kazandırma, problem çözme becerisini geliştirme, olay sıralamasını öğrenme, başladığı işi bitirme, aldığı bir şeyi yerine koyma, yemek yediği kabını yıkama, kıyafetlerini katlama, bağcık bağlama, düğme ilikleme, yemek yeme, diş fırçalama, yatak düzeltme, mutfaktan su alma gibi bir evde rutin yapılan davranışların uygulamalı öğrettiği minik öğrenciler, ailelerinden bağımsız hareket etmeyi öğreniyor. Minik öğrenciler, ayrıca zihin geliştiren oyunlar oynuyor ve sosyal etkinliklere katılıyor.
-“Öğrencilerin günlük yaşam becerilerini yaparak yaşayarak öğrenmelerini sağlamaktadır”
Projesini anlatan öğretmen Özlem Çalımlı,”Ben Bana Yeterim" Projesi Montessori yöntemini temel alan bir projedir. Sınıfta oluşturulan Montesorri merkezinde öğrencilerin günlük yaşam becerilerini yaşayarak öğrenmelerini sağlamaktadır. Öğrenci kendine yetebilmeyi, günlük yaşamda karşılaştığı problemleri çözebilmeyi öğrenmesi hedeflenmiştir. Öğrencinin bağımsızlaşmasını ve kendi işini başarmasını sağlamaktadır. Günlük yaşamda karşılaştığı materyalleri yakından tanıması ve materyallerin kullanımını öğrenmesi amaçlanmıştır. Öğrenci, seçim yapmayı,karar vermeyi,olay sıralamasını, materyal seçmeyi, konsantrasyonu sağlamayı, sabırlı olmayı, el-göz koordinasyonu sağlamayı, öz denetim becerisini, çevre düzenini ve en önemlisi bireyselleşmeyi öğrenmektedir. Bunun yanı sıra bu projeyle çocuk tüm organlarını ve kaslarını geliştirme fırsatı bularak kendi güçlerinin ve üretkenliklerinin farkına varmaktadır. Ellerin kullanılmasının zekayı geliştirdiği Maria Montessori tarafından ispatlanmıştır. Maria Montessori tarafından geliştirilen bu yaklaşımın merkezinde çocuk vardır. Öğretmen, çevreyi hazırlamak ve çocuğun çevresi ile etkileşime geçmesinden ve rehberlik etmekten sorumludur. Bu çalışmanın ortaya çıkmasındaki neden çocukların çevre tarafından yaş grubu itibariyle pek çok şeyi yapmalarına engel olduğu algısıdır. Bu çalışmayla öğrenciye fırsat verildiğinde pek çok şeyi başarabileceğine inandırmak hedeflenmiştir. Öğrencilere böyle bir fırsat verilmemesi, günlük yaşamda karşılaştığı her zorlukta bir yetişkine ihtiyaç duyması, sorumluluk bilincinin gelişmemiş olması, problem çözme becerilerinin gelişmemiş olması sebebi ile bu projeye ihtiyaç duyulmuştur. Bu projede okulöncesi öğrencilerinin hazırlanan merkezde günlük yaşam becerilerini yaparak, yaşayarak öğrenmesini ve bireyselleşmesini sağlamak amaçlanmıştır. Projenin en çarpıcı yanı ise öğrencinin normal şartlarda günlük yaşamda gördüğü ve bildiği fakat aileleri tarafından kullanmalarının sakıncalığı olduğu materyalleri, araç-gereçleri bizzat deneme fırsatına erişmesidir. Uygulanabilirliğinin kolay olması, öğrenciye fırsat verilmesi öğrencinin öz güvenine yadsınamaz bir katkı sağlamaktadır. Kendi başına bir iş başarma duygusunu tatmalarını sağlayan bu proje okulöncesi öğrencilerine yaparak, yaşayarak öğrenme ve farkındalıklarını arttırmalarını sağlamaktadır. Projenin uygulanmasında beyin fırtınası, anlatım, gösterip yaptırma, soru cevap, problem çözme, rol oynama yöntem ve teknikler kullanılmıştır. Bağcık bağlama pratiğine geçmeden önce bağcığımızı neden bağlamalıyız? Buna neden ihtiyaç duyarız? diye sorular sorularak beyin fırtınası, daha sonrasında gösterip yaptırma yöntemi ile aşama aşama nasıl yapıldığı gösterilir. Düğme ilikleme pratiği ile yine aynı şekilde gösterip yaptırma, nasıl yapılacağı ile ilgili çocukların denemesine fırsat verilerek soru-cevap yöntemi ile düşüncelerini ifade etmeleri sağlanır. Yemek yediğimiz kabı neden yıkamalıyız? Eğer düğmemizi iliklemezsek ya da bağcığımızı bağlamazsak neler olur? gibi sorular sorularak hem beyin fırtınası hem de soru-cevap yöntemi ile düşüncelerini ifade etmeleri sağlanır” dedi.
Çalımlı,"Projenin en çarpıcı yanı ise öğrencinin normal şartlarda günlük yaşamda gördüğü ve bildiği fakat aileleri tarafından kullanmalarının sakıncalığı olduğu materyalleri, araç-gereçleri bizzat deneme fırsatına erişmesidir. Uygulanabilirliğinin kolay olması, öğrenciye fırsat verilmesi öğrencinin öz güvenine yadsınamaz bir katkı sağlamaktadır. Kendi başına bir iş başarma duygusunu tatmalarını sağlayan bu proje okulöncesi öğrencilerine yaparak yaşayarak öğrenme ve farkındalıklarını arttırmalarını sağlamaktadır. Okul öncesinde bu merkezin yaygınlaştırılması küçük yaşta çocuğun bireyselleşmesini sağlayacaktır. Fırsat verilirse her çocuk herseyi başarabilir mottosu ile yola çıktım. Çocukların birşeyleri başardıkça kendilerine olan güvenlerinin arttığını sınıfta en pasif öğrencinin bile aktif hale geldiğini gözlemledim. Sınıfta Her çarşamba günü salata günü yaparak hem sağlıklı beslenmelerine hemde kendi başlarına bir iş başarmalarına olanak sağladım. Düğme iliklemeden, fermuar çekmeye, kendi beslenme kapılarına yıkamalarından, çivi çakmaya kadar pek çok beceriyi bu merkezde kazandırdım. Ailelerin de desteği ile yıl sonun kadar kendine güvenen, inanan, bağımsız bireyler haline geldiklerini gördüm. Bunu görmek ve amacıma ulaşmak inanılmaz keyifli. Bu çalışmayı köyde köy çocukları ile gerçekleştirdim. Bu yıl merkezde bir okulda görevime ve aynı şekilde çalışmalarıma da devam ediyorum. Bu merkezin tüm okulöncesi kurumlarında yaygınlaştırılması tıpkı bir fen merkezi, kitap merkezi, dramatik oyun merkezi gibi gerektiği düşünüyorum. Çocuklarımıza hem günlük yaşamdaki becerileri kazandırmak hem de hayata hazırlamak bu merkez sayesinde inanılmaz kolaylaştı. Çocukların başarabileceklerine inandırmak lazım çünkü fırsat verilirse her çocuk herşeyi başarabilir" ifadelerini kullandı.