14 Nisan 2014 Pazartesi 22:50
Çeçen cinayetleri ile ilgili şok iddia

Seçim sonrası açtığımız Çeçen cinayetleri dosyasıyla ilgili bu hafta önemli bir röportajla karşınızdayız. Türkiye'de Kafkasya meselesiyle ilgili araştırmalar yaparken ulaştığım bir isimle, Yusuf Ensar Çalışkan'la, Kafkasya'da oluşan yeni dengeleri, Dokko Umarov'un ölümünü ve Çeçen cinayetlerini konuştuk.



Yusuf Ensar Çalışkan, yaklaşık on beş yıldır Kafkasya üzerine çalışan bir isim. İşte Çeçenistan meselesiyle ilgili oldukça "içeriden" bilgilere sahip olan Yusuf Ensar Çalışkan ile yaptığımız röportaj:



"KAFKASYA'DA İSRAİL FAALİYETLERİ SÜRÜYOR!"


Önce sizden başlayalım. Dokko Umarov'un ölümünü araştırırken ulaştım size. Umarov'un öldüğünü yaygın medyadan neredeyse bir ay önce yazmışsınız. Gazetelerden ve ajanslardan önce bazı bilgilere ulaşmanız şaşırtıcı değil mi?



Yusuf Ensar Çalışkan: Yaklaşık 17 yıldır Kafkasya özgürlük mücadelesi ile yakından ilgileniyor bu konuda kamuoyunu aydınlatmaya yönelik çalışmalar yapmaya gayret ediyorum. Elbette bu bağlamda bazı Çeçenlerle ciddi dostluğum oluştu. Bir konu ile biraz ilgilenirseniz o konuya dair bir çok bilgiye ve haber kaynağına vakıf olabilirsiniz. Bu bağlantılar sayesinde Dokko Umarov'un vefatını açıklanmadan önce öğrenmiştim.



Kafkasya'yı yıllardır takip ettiğinizi ve bazı spesifik haber kaynaklarınız olduğunu söylüyorsunuz. Röportaj öncesi okuduğum bazı yazılarınız oldu. Örneğin MOSSAD'ın Kafkasya'daki faaliyetlerini yıllar önce yazmışsınız. Bugün o faaliyetler ne durumda? Hala sürüyor mu?



İsrail kurulduğu dönemden beri Kafkasya topraklarında gizli- açık faaliyetler yürütüyor. Bu yeni bir şey değil. Fakat bu durum Ortadoğu’da yaşanan kanlı süreçler ve değişimler sırasında pek dikkat çekmedi. İsrail"in Rusya topraklarındaki faaliyetleri, 1950"lerde Israel Beer isimli bir Mossad ajanının, S.S.C.B. yönetiminin istihbarat kanadını oluşturan KGB’nin içine sızıp bazı bilgileri A.B.D’ye vermesi ile başladı.1992 yılında, Yaser Arafat"ın Kazakistan ve Özbekistan"a yaptığı ziyaretler sonrasında, bu ülkelerin Bağımsız Filistin Devletini tanıdıklarını açıklamaları sonucunda İsrail dikkatini bu bölgeye tekrar yönlendirdi. 



1992-1994 yıllarında başlayan Çeçen Cihadı ile iyice sıkıntıya düşen Rusya, içerisinde bulunduğu zor durumdan kurtulmak için zaman zaman İsrail Ordusu ve İstihbaratı ile dirsek temasına geçti. Tabi bu çok uzun bir konu. Detaylarını '' Kafkasya'da İsrail Faaliyetleri'' adlı yazımda arzu eden kardeşlerimiz bulabilirler. 2006 yılında Çeçenistan'da mücahitler tarafından yakalanan MOSSAD ajanları medyaya da yansımıştı.



Şu anda ise İsrail, Çeçenistan'daki Rus kuklası Ramazan Kadirov ile ilişkilerini güçlendirmek için adımlar atıyor. Mesela geçtiğimiz haftalarda Rus Kuklası Kadirov, İsrail'e bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. Ben bu ziyaretin de Rusya ve İsrail'in Suriye'deki ortak çıkarları açısından gerçekleştiğini düşünüyorum. Bir de Türkiye'deki ortak düşmanlarıyla ilgili bir takım anlaşmalar da yapılmış olabilir. Bazı vakıf yöneticileri ve bazı kişilerin Rusya ve İsrail'in ortak düşmanı olduklarını biliyoruz. Tabi bu bağlamda Türkiye'de yapılacak manipülasyon ve provokasyonlar da mutlaka değerlendirilmiştir. Çünkü daha önce Türkiye'de düzenlenen suikastlar ve Suriye üzerinden yapılacak provokasyonların Rusya ve İsrail eliyle yapıldığı ve yapılacağı aşikâr. 



"BENİM ELİMDEKİ BİLGİLERE GÖRE UMAROV ÇATIŞMADA ÖLMEDİ"


Dokko Umarov'un ölümüne dönelim tekrar. Dokko Umarov nasıl öldü?



Dokko Umarov’un çok ciddi bir rahatsızlığı vardı. Kendisinin bu nedenle vefat ettiği haberlerini aldım. Tabi bu yüzde yüz doğrudur diyemiyorum. Fakat Rusya'nın Umarov ‘un nasıl öldüğünü delileriyle açıklayamaması, Rusya tarafından bu konuda bir operasyon yapılmadığı onların da durumu anlamaya çalıştıkları intibası oluşturuyor bende. Rusya, Umarov'u öldürmeyi başarmış olsaydı bunu ciddi bir toplum mühendisliği çalışmasına çevirirdi. Zaten Dokko Umarov da zaman zaman mücahitler arasında hiç operasyona çıkmaması noktasında eleştirilere maruz kalıyordu. Tabi bunda rahatsızlığının da bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak Umarov artık yok. Allah kendisine rahmet eylesin. Geçmiş günahlarını affeylesin...



"KAFKASYA'DA SON DÖNEM ÇEÇENİSTAN DİRENİŞİ AÇISINDAN ÇOK SIKINTILI GEÇTİ"


Şu durumda Dokko Umarov üzerinde uzlaşılan bir isimden çok ihtilaflı bir lider miydi yani?



Açıkçası Umarov dönemi çok sıkıntılı geçti. Gerek söylemleri gerekse eylemleri açısından mücahitler arasında ciddi çatlaklar oluştu. Kafkasya Emirliği projesini direnişin en zayıf olduğu dönemlerde açıklaması ve üstelik yanlış stratejileri dillendirmesi büyük sorunlar doğurdu.Bu çatlakların en derini ise Dokko Umarov'un Emirlik görevini bıraktığı açıklamasının ardından kendisine gelen dış baskıların sonucunda böyle bir açıklama yapmadığını ilan etmesiyle ortaya çıktı. Bu kadarla da kalmayıp bir de dışarıdan gelen mücahitlerin komutanı olan Mühenned'i tamamen haksız ithamlarla suçlaması ipleri daha da gerdi. Bu süreçte Umarov'un dışarıdan etkilendiğini düşünüyorum. Onu yönlendiren kişilerin yıllardır cepheden uzak olmaları ve olayları sağlıklı olarak yorumlayamamaları sonucunda olaylar içinden çıkılamaz bir hal aldı. Olayların bu raddeye gelmesi Dokko Umarov'un siyasi bakışının maalesef zayıf olması, inisiyatif alamaması, keskin fikir ve uygulamalarında ısrarcı olmasıyla ilgili. Tabi burada başka bir çok unsur var.Bunlardan biri Movladi Udugov . 



Udugov, Şamil Basayev tarafından görevlendirilmiş bir kişiydi. Fakat sonrasında Şamil Basayev kendisini Çeçenistan'a direniş saflarına çağırmasına rağmen bu emre uymadı ve dışarıda kaldı. Bu durum Basaeyev'in kendisiyle ilgili şerhlerinin de asıl sebebiydi. O ve çevresi bu süreçte çok sessiz kaldılar. Aralarında Udogov'un da olduğu bazı kişilerin FSB ajanları ile görüşmeler yaptıkları yönünde bilgiler ulaştı bana. Brazinsky İsminde bir ajanla kimler ne için görüştükleri hala büyük bir muamma. Ayrıca bahsi geçen isim dışında kimlerle görüşüp hangi etkiler altında kaldıkları pek bilinmiyor. Ve Şamil Basayev'in şehadetinin ardından tekrar ortaya çıktılar. Udugov'un Dokko Umarov ile olan bağı ve üzerindeki etkisi ise aşikâr.



Udugov ile Basayev arasındaki, Zakayev ile Udugov arasındaki sorunlar… Sanırım içeride ciddi bir karışıklık var. Peki bu karışıkların temelinde ne var?



Şamil Basayev daha önce kendisine yapılan bazı teklifleri çok sert bir şekilde reddetmişti. Özellikle Abdulhalim Sadullayev döneminde kendisine yapılan ''Emirlik'' teklifini nasıl reddettiğini bir çok kişi biliyor. Şamil Basayev sonrasında ona etki edemeyen bu çevreler maalesef Dokko Umarov'a bir çok müdahalede bulundular. Bu müdahaleler olayları içinden çıkılamaz bir hale getirdi. Mesela Şehit Mühenned'e ''Fitneci'' damgası vurulması benim hala içimde bir yaradır. Ki rahmetli komutan Mühenned bu konuda özel bir kaç sohbet haricinde kimseyle konuşmamış ve bütün sırlarla şehit olmuştur. Bu süreçte sorun sanki Dokko Umarov ile Mühenned ya da dışarıdan gelen direnişçiler arasındaymış gibi gösterildi. 



Fakat gerçekte sorun Çeçen mücahitler ile Umarov’u destekleyen az sayıdaki mücahit arasındaydı. Aslanbek, Müslim, Hüseyin ve Tarhan gibi bazı önemli komutanlar Umarov'un aldığı bazı kararlara ve uygulamalara karşı çıktılar. Yeterli istişare yapılamadığı, kaynakların düzgün kullanılamadığı, işleyişte sorunlar olduğu istişarelerde dile getiriliyordu. Fakat bu konuşmalar sonrasında yine istişare kararları sabah kalkıldığında ani ve anlaşılamaz kararlardla değişiyordu. Bu süreçte direnişin omurgasını oluşturan unsurlar maalesef egale edildi. Bu süreçte Dokko Umarov’un iletişimi sağlayan isimler kendisini sürekli yanlış yönlendirdiler.Dışarıdan müdahale eden bazı çevrelerin ciddi manipülasyonlarla bir taşta iki kuş vurduğunu düşünüyorum. Bu içeriden birileri olabilir, Rus gizli servisi olabilir...



"KAFKASYA DİRENİŞİ BİR RESTORASYON DÖNEMİNE GİRMELİ"


Çok fazla özel bilgi içeriyor söyledikleriniz. Bu kanaatleri ortaya koyan bir araştırmacı olarak Dokko'dan sonra Kafkasya’nın geleceğini nasıl görüyorsunuz?



Kelimelerimi özenle seçmeye gayret ediyorum. Yoksa canlarını bu davada vermiş insanları ne yargılamak nede hakir görmek amacındayım. Bunları tarihe kayıt düşüyorum ki bundan sonra aynı hatalara düşülmesin. Kafkasya'da maalesef direniş açısından çok ciddi sorunlar oluştu. Liderlik özelliklerine sahip Çeçen yok denecek kadar az sayıda. Çeçen ve Kafkas halklarını yeniden derleyip toparlayacak bir lidere ihtiyaç var. Bu konuda bir sıkıntı var. 22 yıl süren bir savaş halkı da çok yordu. Halk da artık savaşmak istemiyor. Direniş bu dönemde yeniden yapılanmaya gitmeli ve ileriki zamanlar için güç toplamalıdır. Rusya'nın yerli işbirlikçileri ile Çeçenistan'da yürüttüğü baskı politikası halen devam ediyor. Evler basılıyor, insanlar gözaltına alınıp işkence ediliyor. Mücahitlerin ailelerine sistematik olarak zulüm ediliyor. Bu baskı devam ettiği müddetçe Çeçenistan ve Kafkasya'da yeni direniş halkaları mutlaka oluşacaktır. 



"KADİROV, RUSYA'YA HİZMET EDEN KULLANIŞLI BİR KUKLA"


Kadirov'a gelelim. Kadirov'un önemi nedir Rusya için? Putin, Kadirov gibi bir lideri neden bu kadar tutuyor?



Kadirov, bir devlet başkanı profilini yansıtmıyor. Çeçenistan'da Rusya'nın demir yumruğu olarak görev icra ediyor. Bir mafya babası gibi çalışıyor. Baskı, işkence,adam kaçırma,katliamlar,infazlar hepsi Kadirov'un çeteleri tarafından halen açık bir şekilde gerçekleştiriliyor. Burada Kadirov'un hedefindeki kitle Rusya'ya tehdit oluşturabilecek herkes. Yani burada Çeçen halkının değil Rusya'nın çıkarları söz konusu.Halk da bunu görüyor. Ciddi sıkıntılar var. 



Tabi Kadirov bu imajından kurtulmak için ciddi çalışmalar içerisine girdi geçtiğimiz dönemlerde. Türkiye'den bazı STK ve Gazete yöneticileri, yazarlar Kadirov'un kendilerine tahsis ettiği uçak biletleriyle Çeçenistan’a giderek bu eli kanlı katilin sofralarına oturdular. Bu kişiler döndüklerinde Kadirov'a methiyeler düzdüler. Onun yaptığı hizmetlerden, güzel Kur’an okumasından bahsettiler. Ama bu gazeteciler, onun öldürdüğü, işkence ettiği insanları, dağıtıp perişan ettiği aileleri, işgalcilerle olan sıkı bağları hiç anlatmadılar. Ben bunları asla unutmuyorum. Açıkçası bu gezide onun sofrasına oturan bazı şahısların hala İslami camianın kanaat önderi gibi görülmeleri ve söz sahibi olmaları büyük bir sorun. Pek çoğu hiçbir şey olmamış gibi görevlerine devam ediyorlar.



Kadirov'un bir mafya lideri gibi çalıştığını söylüyorsunuz. Çeçen cinayetlerinin tamamında parmağı olduğunu iddia ediyorsunuz. Fakat Çeçen cinayetlerinin çözüldüğüne dair haberler okuduk geçtiğimiz günlerde.



Bu başlı başına ayrı bir konu. Ben cinayetlerin çözüldüğüne değil, yanlış kişilerin tutuklanarak olayların manipüle edildiğine, üstünün örtüldüğüne, hatta bu yöntemle Türkiye'de bu suikastlarla alakası olan şahısların ve mevcut suikast timlerinin rahatlatıldığını düşünüyorum. Yeni suikast girişimleri için zaman kazandırılıyor suikast timlerine. İşin ilginç yanı bu karartmaya kendisini Kafkasya halklarının haklarını korumakla yükümlü gören bazı kişi ve kurumların da katılmasıdır. Son günlerde epeyce ismini duyduğumuz Paralel yapı bu suikastlarda da en önemli aktörlerdendir. Bu suikastların psikolojik altyapısı Türkiye'den Çeçenistan’a düzenlenen turlarla oluşturulmuştur. Kadirov’un özel istihbarat görevlisi olarak çalışan elemanları bu vesile ile Türkiye'ye giriş yapmış, bu organizasyonları yapan kişilerce kendilerine refakat edilmiştir. Bence araştırmaya ilk olarak buradan başlanmalıdır. Paralel yapı tam bu noktada devreye girmiş, Türkiye'den Çeçenistan, Çeçenistan'dan Türkiye'ye gelen heyetleri desteklemiş, bu vesile ile Rusya'da kapatılan okullarının yeniden açılması için kendisine zemin hazırlamıştır. Bu bağlamda suikastlara zemin hazırlanmış bazı olaylar görmezden gelinmiştir. Mesela bu suikastlar olmadan önce bu işlerle ilgilenen birçok kişi Türkiye'ye giren suikast timleri olduğunu biliyordu. Hatta Emniyet içerisindeki bazı unsurlar hedef listesinde olan bazı şahısları uyarmışlardı. Tüm bunlara rağmen Rusya burada belirli operasyonlara imza atmıştır. Sonraki süreç ise daha bir ilginç. Suikastçılar bilinmesine rağmen suikastların bütün sorumlusu olarak “ZONA” takma adlı Ali Dubaev'in gösterilmesi tamamen bir faciadır.



"RUS İSTİHBARATININ İŞLEDİĞİ CİNAYETLERİ ZONA'NIN ÜZERİNE YIKIYORLAR"


Çeçen cinayetleriyle ilgili suçlanan şahsın hiç bir suçu olmadığını mı düşünüyorsunuz? Peki neden cezaevinde? Daha doğrusu sizin ifadenizle hedefse neden hedef seçilmiş olabilir?



Zona, geçmişte Şamil Basayev tarafından kendisini temsil etmek üzere Gürcistan’a gönderilmiş birisi. Gürcistan'a gelen yaralıların, ailelerin ve mücahitlerin ihtiyaçlarının giderilmesi Zona’nın işiydi. Bu bakımdan Zona, Rusya için çok tehlikeli bir kişidir. Bu şahıs zaman zaman Gürcü İstihbaratı ile de görüşmeler de yapıyor ve bunu hiçbir zaman gizlemiyordu. Bilindiği gibi Gürcistan Devleti Rusya ile yaşadığı siyasi sorunlardan dolayı Çeçen direnişine ciddi şekilde destek vermiştir. Zona, Gürcistan'da bu bakımdan çok önemliydi. Şamil Basayev de Zona 'ya çok güveniyordu. Bu kadar güvenmese lojistik destek açısından en önemli noktayı oluşturan Gürcistan ayağını Zona'ya neden versin? Suikastlar sırasında Zona'nın Türkiye'de olmadığını şahsen biliyorum. Bu bilgiyi Emir Hamzat olarak bilinen Çeçen komutan Berghaz Musaev'in kardeşi de doğrulayacaktır.Zeytinburnu’nda cinayetlerin işlendiği 16 Eylül 2011 günü İstanbul’dan gelen telefonla Emir Hamzat'ın öldürüldüğü haberi kardeşine verildi. O esnada Zona ile Hamzat'ın kardeşi aynı evde bulunuyordu. Zaten ben de hayret ediyorum nasıl böyle iddialar ortaya atılabiliyor? 



Peki, Ali Osaev'in öldürülmesi? Ortada görüntüler var...



Ali Osaev cinayeti ile ilgili ise çok fazla mantık hatası var. Ali Osaev öldürülmeden bir ay önce eşi ve çocuğunun Zona'nın şahsi çabaları ile Avrupa'ya tedavi için gönderildiğini herkes biliyor. Düşünün bir insan öldüreceği insanın eşine ve çocuğuna neden yardımcı olsun? Hem de Gürcistan'daki nüfuzunu kullanarak. Zona, Şamil Basayev'in ve Şeyh Fethi'nin isteği üzerine Gürci istihbaratı ile Çeçen mücahitleri lehine görüşmeleri olmuştur. Gürcistan, eski Sovyetler Birliği ülkesi olarak istihbaratı güçlü bir devlettir. Onlarla görüşmeden adım atamazsınız. Savaş ortamını anlamak gerekir. Diğer taraftan öldürülen Ali Osaev ile Zona arkadaştı. Ayrıca Ali Osaev'in Gürcistan'daki işlerini halleden kişi de Zona'ydı.



Peki, her şey anlattığınız gibiyse çeşitli STK yöneticileri Zona'nın suikastların faili olduğuna dair neden bu kadar kendilerinden emin açıklamalarda bulunuyorlar?



Ben onların bilgileri yanlış kaynaktan aldıklarına inanıyorum. Olayları doğru okuyamıyorlar. 22 senelik bir mücadelenin sadece son 5 yıllık dönemine vakıflar. Fakat onlara bilgi veren bazı kişiler art niyetli olabilir. Zaten kendileri olaylara tam manası ile vakıf değiller. Karşılarında da profesyonel bir ekip var. Düşünün bir soruşturmanın istihbaratını veren Ali Fuat Yılmazer olsun, Soruşturmayı yürüten savcılar da Muammer Akkaş ve Adem Özcan olsun! Bu davanın iddanamesi de Ali Fuat Yılmazer'in verdiği istihbarata göre oluşturulmuş olsun. Burada doğru soru şu: Tamamen paralel yapının kontrolünde olan Emniyet İstihbarat ve Terörle mücadele şubesi neden bütün dosyayı zayıf delillerle tek bir kişinin üzerine kuruyor.



"EMNİYET VE SAVCILIK SANIK LEHİNE OLAN DELİLLERİ NEDEN GÖRMEZDEN GELİYOR?"


Emniyet'in bu meselede ne gibi bir sorumluluğu var?



Emniyet, Ali Osaev’in öldürüldüğü anı kaydeden kameradaki kişinin Zona olduğunu iddia ediyor. Ne var ki Zona’yı iyi tanıyan Üveys Ahmedov başta olmak üzere pek çok kişi o görüntüdeki kişinin Zona ile aynı fiziki yapıda olmadığını ifadelerinde açıkça dile getirmiş. Ayrıca dosyadaki tek görgü tanığı da kendisine Zona’nın fotoğrafı gösterildiğinde, “Kesin olarak söyleyemem ama cinayeti işleyen bu şahıs olabilir.” diyor. Ne var ki Zona’nın lehine olması gereken bu kesin olmama durumu Emniyet ve Savcılık tarafından Zona’nın aleyhine yorumlanıyor.



Bir de Zona’nın Fatih Camii’nde Ali Osaev’in cenazesindeki görüntüleri var. Emniyet’in verdiği giriş-çıkış kayıtlarına göre, Fatih Camii’nde olduğu iddia edilen Zona o saatlerde İstanbul – Tiflis seferini yapan TK 1382 sefer sayılı uçaktaydı! Zona, aynı anda hem uçakta hem camide olamayacağına göre bu iddiaları ortaya atanların niyetleri tartışmalı. Üstelik Zona'nın o gün havaalanından bazı şahısları arayarak Ali Osaev'in cenazesine geldiğini fakat polisin kendisini Türkiye'ye almadığını söyleyerek yardım istediği de biliniyor. Bütün bunlar ortadayken Emniyet ve Savcılık neden sanık lehine yorumlanması gereken delilleri aleyhine yorumluyor?



Aslına bakarsanız bu bir süreç ve Çeçen cinayetleri üzerinden kurgulanan paralel kumpas yeni yeni deşifre oluyor. Herşey açığa çıktığında kimin kime hizmet ettiğini göreceğiz.



Peki Beşir Kuştov olarak kamuoyuna ismi yansıyan FSB ajanı ile Zona arasındaki görüşme kayıtlarına ne diyeceksiniz?



O kayıtlarla ilgili kamuoyunun bilmediği çok şey var. Mesela o kayıttaki Beşir Kuştov ile Zona'yı tanıştıran kişi 2009 yılında öldürülen Ali Osaev'di. Hatta Beşir Kuştov bir dönem Ali Osaev'in misafiri de olmuştu. Bunu hem Ali Osaev'in çevresindeki kişiler de iyi biliyor fakat nedense hiç birisi konuşmuyor.



Ayrıca o kayıtlarda görülen görüşme, tarafların ilk görüşmesi değil. Daha önce de Zona, Ali Osaev'in isteği üzerine Beşir Kuştov ile Avrupa'da görüşmüştü. Oradaki görüşme kaydı ikinci görüşmeye ait. Aslında o görüşme kayıtları söylendiği gibi Zona'yı suçlu yapmaz. Aksine bir kişi işleyeceği cinayetle ilgili neden kamera kaydı alsın? Bu kamera kaydı Zona'nın aleyhine değil lehine bir delil olarak yer almalı dosyada.



Sadece bu kadar da değil. Video kaydının alınması aslında Zona'nın Gürcü istihbaratına görüşme yapacağını bildirmesiyle ilgili. Gürcistan istihbaratı Zona'dan görüşmeyi yapmasını ve kayıt almasını isteyerek düğme görünümündeki o kamerayı veriyor. O kameradaki görüntüleri de Zona hiç izleyemiyor çünkü kameranın kayıt aldığı hafıza kartı Gürcistan istihbaratı tarafından kriptolanmış. Yani basında anlatıldığı gibi o kamera kayıtları Zona'nın üzerinden çıkmadı. Rusya'ya yakınlığıyla bilinen Gürcü istihbaratı tarafından İstanbul Emniyeti'ne verildi.



Dediğim gibi bütün bunları konuyla ilgilenenler zaten biliyor. Bir de Zona o görüşmeyi eğer yanlış hatırlamıyorsam Ağustos 2012'de gerçekleştirdi. 2012'de gerçekleştirilen bir görüşmenin kamera kaydı nasıl 2011 ve 2009 yıllarında işlenen cinayetlerle ilgili Zona'nın suçlu olduğunun delili olabilir?



Son olarak, Türkiye’deki Çeçenlerin hukuki durumu nedir? Mülteciler mi? Yoksa artık vatandaşlık mı aldılar?



Türkiye halkı Çeçen kardeşlerine her zaman sahip çıkmıştır. Zaman zaman devlet politikası olarak Çeçen mültecilere bazı esneklikler sağlanmıştır. Şu anda Türkiye'ye sığınan bir çok Çeçen vatandaşlık almıştır. Ama birçoğu hala mülteci konumundadır.



Kaynak: Hürhaber

Son Güncelleme: 14.04.2014 22:50
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.