10 Haziran 2016 Cuma 09:58
Metin Külünk: Küresel Akıl Bölgemizi Kristalleştirmek İstiyor

Alman Federal Meclisi'nin kabul ettiği sözde soykırım tasarısına yönelik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gösterdiği sert tepki sonrası Alman basınında günden güne artan Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik karalama kampanyası Meclis'in de gündeminde. AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, özellikle Der Spigel dergisi ile Bild Gazetesi'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığı üzerinden Türkiye'ye yönelik bir operasyonun öncülüğünü yaptıklarını söyledi, "Farkında olmadan bu iki ekol Almanya'yı büyük bir uçurumun eşiğine getiriyor" dedi.

Metin Külünk, Türkiye'yi teslim almaya yönelik operasyonların yeni başlamadığının altını çizerek şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu kampanya bugün başlamadı aslında. 2006'da Danıştay cinayeti var. O cinayet Türkiye'ye yönelik AK Parti iktidarının Türkiye'yi getirdiği ve gelebileceği noktayı görenlerin Türkiye'ye yönelik teslim alma operasyonun ilk adımıdır. O cinayet üzerinden Türkiye'de son yüzyılda gördüğümüz gibi laiklik eksenli, irtica eksenli bir tartışma, laiklik hassasiyeti olan vatandaşlarımız üzerinden Türkiye'yi teslim alma operasyonu hayata geçirilmek istenmişti. İkinci büyük operasyon Hrant Dink cinayetidir. Hrant Dink cinayeti küresel ölçekte Türkiye'yi yalnızlaştırma, AK Parti'nin Türkiye'yi demokratikleştirmesi ve özgürleştirmesi temelli ve iktisadi olarak Türkiye'yi büyük bir dönüşüm üzerinden büyük bir hedefe yürütüyor olmasından kaynaklanan bu gelişmişlik halinden rahatsız olanlar Hrant Dink cinayetiyle Türkiye'yi kilitlemek istediler. Ve küresel ölçekte yalnızlaştırma operasyonunun en önemli işaret fişeğiydi. Ve ardından Cumhuriyet mitingleri vesaire ile Türkiye'de bir çok kez gördüğümüz Abdülaziz'den bu yana defalarca gördüğümüz irtica fırtınaları estirilmek istendi. Toplum kristalleştirilmek istendi. Ama bunların hiçbirisi tutmadı. Tutmayınca en kritik hamleleri Gezi parkı eylemleri oldu. O da tutmayınca bu sefer doğrudan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin demokrasiye bağlı, Cumhuriyet'e ve devletin bekasına bağlı tutum ve kararlı duruşu karşısında şaşkına dönenler, Türkiye'de Nato Gladio yapılanmasının muhafazakar versiyonu olan paralel yapı üzerinden, paralel yapının emniyet ve illegal yargı bürokrasisi içinde bir kısım devşirdikleriyle bir darbe kalkışmasına adım attılar. Bu da fotoğrafın bir parçasıydı."

Türkiye'de hayata geçirilmeye çalışılan operasyonların başarısız olmasının ardından harekete geçen üst aklın bu kez farklı yöntemlere başvurduğunu anlatan Külünk, Alman Basınında yer alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik kampanyanın öncülüğünü Der Spigel dergisi ve Bild gazetesinin yaptığını söyledi. Külünk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu da akamete uğrayınca geldiğimiz noktada küresel üst akıl içerde tüm devşirdikleri üzerinden başaramayınca bu sefer Türkiye'yi en dış çeperden psikolojik operasyonlar ve Türkiye ve Cumhurbaşkanımıza yönelik psikolojik operasyonlara başladılar. Ve bu operasyonlar batı başkentlerinde süreklilik arz ediyor. Bu, Türkiye'yi teslim alma operasyonu. İki bu coğrafyada yeniden haritalar çizilme sürecinde. Bugüne kadar 1. Dünya savaşından sonra onlarca suni devlet çıkardılar. Egemenlik kavramının arkasına saklanarak bu coğrafya halklarının aleyhine olacak her adımı attılar ve şimdi o adımı devam ettirmek istiyorlar ve bu coğrafyada onlarca devletten usanmadıkları için onlarca değil yüzlerce devlet oluşturmak istiyorlar. Hatta ellerinden gelse kristalleştirebilseler bu coğrafyayı kendi kontrollerinde, kendi menfaatlerine hizmet edecek şehir devletleri üretecekler. Bu büyük operasyonun parçasıdır. Dolayısı ile Almanya'da bu anlamda Bild ekolü ile Der Spiegel dergisi bu anlamda öncülük yapmakta, Erdoğan düşmanlığı üzerinden sürekli operasyonlarını yönetmekte. Farkında olmadan bu iki ekol Almanya'yı büyük bir uçurumun eşiğine getiriyor."

"Dünyanın ilk 10 ülkesinden biri olmuş bir Türkiye tahammül edilebilir mi?" diye soran Külünk, "Küresel sistem kendi egemenliğini bir bin yıl daha sürdürülebilmek için kendine alternatif bir yapı istemiyor" tespitinde bulundu. Külünk şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye'nin, İslam Dünyası'nın ve beraberinde mazlum halkların tüm beklentilerini karşılayacak şekilde demokrasisi, özgürlük alanları gelişmiş, farklılıkların birliği ilkesi esaslı bir yönetim aklını egemen kıldığı ve zenginleştiği, yani düşünün dünyanın ilk 10 ülkesinden biri olmuş bir Türkiye tahammül edilebilir mi? Küresel üst akıl tarafından tahammül edilemez. AK Parti ne yaptı bu anlamda, alışılagelmiş Türkiye'deki bütün politik teammüllerin dışında AK Parti Türkiye'nin hayal etme gücünü ortaya çıkardı. Ve başarabilme gücünü ortaya çıkardı. Bu kimi rahatsız etti? Küresel sistem kendine alternatif bir yapı istemiyor bugün dünyada adaletsizliğin esas olduğu, açlığın esas olduğu bu küresel egemen akla itiraz edebilecek yegane akıl İslamdır. Müslüman aklıdır. Dolayısıyla bu aklın öncülüğünü yapabilecek yegane güçte tarihsel birikimlerinin de emrettiği üzere Türkiye'dir. O halde yapmak istedikleri şudur; küresel sistem kendi egemenliğini bir bin yıl daha bir beş yüzyıl daha devam etmesini istiyor. Bunun devam edebilmesi için bu coğrafyanın iyice kristalleşmesi, iyice bölünmesi iyice mezhepçilik savaşlarına, egemenlik başlığı altında etnik çatışmalara, ekonomik olarak güçsüzlüğe, demokrasisi işlemeyen zayıflatılmış olmayan devletler hükmüne sokulabilmekte mümkün. Türkiye'de bu oyunu bozduğu için, bu oyunu bozan Türkiye'nin lideri de Erdoğan olduğu için saldırıyorlar."

Son Güncelleme: 10.06.2016 09:58
Anahtar Kelimeler:
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.