12 Temmuz 2015 Pazar 17:19
'Çözüm Süreci devam etmeli'

Van, Hakkari, Ağrı ve Muş'taki sivil toplum örgütü temsilcileri Çözüm Süreci kapsamında atılan adımların Doğu Anadolu Bölgesi'nde olumlu karşılık bulduğunu bildirdi.

Uzun yıllar devam eden terör olayları nedeniyle ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda yatırımlardan geri kalan Doğu Anadolu Bölgesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan Çözüm Süreci ile makus talihinden kurtulmaya çalışıyor.

Çözüm Süreci'ni Cumhuriyet tarihinin en önemli projesi olarak değerlendiren sivil toplum örgütü temsilcileri de sürecin bölgede yaşayan insanların umudunu atırdığını, gençlerin geleceğe daha güvenle bakmasını sağladığını belirtti.

Silahların sustuğu, terör olaylarının ve operasyonların en alt seviyeye indiği birkaç yıllık zaman diliminde sürecin olumlu yansımalarına tanıklık ettiklerine değinen sivil toplum örgütü temsilcileri, yaşanan gelişmelerin aksamaması, sürecin devam etmesi ve nihayete erdirilmesi için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini istedi. 

Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Başkanı Necdet Takva, Çözüm Süreci'nin cumhuriyet tarihinin en büyük projesi olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'nin toplumsal, sosyal, kültürel ve ekonomik değişim ve gelişimine katkı sağlayacak bir anlayışı temsil ettiğini kaydetti. Sürecin toplumsal, sosyal ve kültürel bağlamda ülkenin demokratikleşmesine katkı sağlarken, ekonomik anlamda da Türkiye'nin içinde bulunduğu ortagelir tuzağı ile son 5 yılda durağan bir görünüm sergileyen büyüme ve üretim potansiyeline panzehir olduğunu söyledi. 

Takva, Çözüm Süreci'nin ekonomik anlamda bölgelerarası gelişmişlik farkının giderilmesine bir bakış oluşturduğunu vurgulayarak, az gelişmiş bölgelerin özel sektör yatırımları açısından keşfedilmesiyle eksik veya tamamlanmamış kamu yatırımlarının tamamlanması, bölgesel kalkınma programlarının etkin şekilde uygulanması açısından fırsatlar yaratacak derecede önemli bir yaklaşımı ifade ettiğini dile getirdi.

2012 yılında salt siyasal bir bakış açısıyla ortaya konan Çözüm Süreci'nin bölgede kısa sürede olumlu bir ekonomik iklim oluşmasına katkı sağladığını anlatan Takva, şöyle konuştu:

"Çözüm Süreci ile yatırım yapmak ve yeni pazarlara erişim sağlamak isteyen özel sektör aktörlerinin bölgede hissedilir düzeyde arayışlara girdiğini biliyoruz. Sadece Van'da 100'den fazla yatırımcı ekonomik faaliyet içerisinde bulunmaya karar vermiştir. Oluşan güven ortamı ile yerel ticaretin canlandığını söylememiz gerekiyor. Bölge kentleri açısından yatırım ortamının iyileştirilmesi için kıyasıya bir rekabet oluşmuştur. Ancak sürecin sürdürülebilir kılınması konusunda içine düşülen ikircikli tutumlar sıkça kesintiler yaratmıştır. Bu kesintiler bölgesel ekonomide de belirsizliklere yol açmış, yatırım planları bundan olumsuz etkilenmiştir."

Takva, siyasi istikrarın son bir yıl içerisinde yapılan seçim süreçlerinin gölgesinde kalmasıyla kamu enerjisinin bölgede hissedilebilirliğinin zayıfladığını savunarak, Türkiye'yi yönetenlerin en kısa zamanda bu ataletten kurtulup Çözüm Süreci'nin sürdürülebilir, kalıcı barış, huzur ve güven ortamına kavuşması için çaba göstermesi gerektiğini ifade etti.

Bu konuda sorumluluğun siyasi iktidarda olduğunu ancak muhalefet partileri ve Kürt siyasal hareketinin de bu konuda üzerine düşeni etkin şekilde ortaya koyması gerektiğine işaret eden Takva, şöyle devam etti:

"Sorumluluktan kaçmak veya popülist siyasi yaklaşımlar halkın ve ekonomi aktörlerinin lehine değildir. Burada asıl olanın ülkenin topyekün barış ve refahına katkı sağlayacak yaklaşım ve politikalardır. Sadece siyasi ikballeriyle dar grupların menfaatini önceleyen yaklaşımları reddediyoruz. Siyaset kurumu bunu bu şekilde değerlendirmeli. Kesintiye uğrayan alanlar süratle tamir edilmelidir. Başlangıçta oluşan olumlu havanın yakalanması, kan ve gözyaşının bir daha asla gündem olmayacağı bir barış ortamının inşası, yarım kalan ekonomik değişimin ve yoksullukla mücadele eden halkımızın refahını sağlamaya yönelik çabalar daha değerlidir. Şu an durağan ve belirsiz bir ekonomik durum söz konusudur. Bölgemiz net ve mutlak kesinlikler içeren yaklaşımlara ihtiyaç duymaktadır. Bölge iş dünyası, Çözüm Süreci'nin sürdürülebilir ve bir an önce sonuçlandırılması yönündeki önceliğin tüm ulusal ve uluslararası politikalardan evzel olduğunu düşünüyor ve bekliyor."

Van Organize Tarım İşletmeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Feridun Irak ise Türkiye'de yaşanan ekonomik sıkıntılar ve işsizlik gibi sorunların bölgede kendini daha çok hissettirdiğini bildirerek, şunları kaydetti:

"Kişi başı milli gelirin miktarı batıdaki bölgelerde 10 bin dolar düzeyindeyken, burada 3 bin dolar civarında, işsizlik oranı Türkiye genelinde yüzde 20 düzeyindedir. Bu sorunlar ancak yatırımlarla giderilebilir. Çözüm Süreci bu anlamda bölge halkı ve yatırımcılar için bir umuttur. Özellikle yatırımcılar ekonomik gelişmelerin devam etmesi açısından sürecin devam etmesini ve sonuçlandırılmasını ısrarla istiyorlar. Bölgemizde Çözüm Süreci'yle samimi teşvik programlarına ihtiyaç var. Hali hazırda yapılan teşvik sisteminin ciddi yatırımları getiremediğini biliyoruz. Doğru olan ve yapılması gereken, girişimcileri sahaya indirecek teşviklerin hayata geçirilmesi olacaktır. Bölgede bu yatırımları yapacak girişimcilerimiz vardır. Çözüm Sürecinin de bu anlamda bölge için çok önemli katkısı vardır ve bunun devam etmesi gerekiyor."

Atılan adımların bölgedeki insanların umutlarını artırdığını bu nedenle sürecin sekteye uğramadan devam etmesi gerektiğini bildiren Irak, "Bu anlamda vatandaşlar, 7 Haziran seçimlerinin ardından Çözüm Süreci'ni sekteye uğratmadan devam ettirecek bir koalisyondan taraftır. Yapılması gereken insan hak ve özgürlüklerinin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik adımları sürdürerek demokrasiye ilerlemektir. Çünkü Çözüm Süreci başladığı günden bu yana insanların umutları arttı ve artık bu sürecin en mutlu şekilde sonuçlanmasını bekliyorlar" diye konuştu.

- Hakkari

Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası (HATSO) Başkanı Servet Taş da 2,5 yıldan bu yana devam eden Çözüm Süreci'nin Türkiye'nin en önemli projelerinden biri olduğuna değinerek, bazı dönemlerde yaşanan provokasyonların süreci etkileyecek düzeyde olmadığını vurguladı. 

"Çözüm sürecinin özellikle ekonomik anlamda çok önemli katkılarını gördük" diyen Taş, şöyle konuştu:

"Süreçle Çukurca ilçemizde yeni bir sınır kapımız açıldı, havaalanımız hizmete girdi, köye dönüşler arttı, tarım ve hayvancılık gelişti. Bunlar bizim ve bölgemiz için çok önemli gelişmelerdir ve bunun artaracağına inancımız tamdır. Yeni açılan sınır kapısının ilimize çok önemli katkıları oldu. Yeni açılmasına rağmen ekonomik anlamda kendisini hissettirmeye başladı. İlerleyen dönemde bölge illerinin de bu hareketlilikten yararlanacağını umut ediyoruz. Köye geri dönüşlerin artmasıyla tarım ve hayvancılıkta da canlılık artıyor. Yasaklı alanların tarım ve hayvancılıkta kullanılması hareket alanını genişletti. Arıcılığın gelişmesini sağladı. Bu gelişmeleri önemsiyor ve bu nedenle Çözüm Süreci'nin devam etmesi gerektiğini önemle vurguluyoruz."

Yeni açılan havaalanının kentin en önemli yatırımları arasında yer aldığının altını çizen Taş, "Şu ana kadar 12 binin üzerinde yolcu, havaalanımızdan başka illere yolculuk gerçekleştirdi. Bunun yanında havalanı doğu ile batıyı birleştirdi. İran'dan kentimize önemli bir turist akışının yaşanmasını sağladı. Bu nedenle yatırımın gerçekleşmesinde desteği olan herkese teşekkür ederiz. Çözüm Süreci Türkiye'nin öncelikli konusu olarak her zaman ele alınmalı ve böyle değerlendirilmelidir. Çözüm Süreci'nin sonuçlandırılması için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor" dedi.

- Ağrı

Ağrı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Saim Alpaslan ise Çözüm Süreci'nden sonra Ağrı'da yatırım konusunda ciddi bir gelişme olmadığını bildirerek, Çözüm Süreci ile insanlara huzur ve az da olsa bir özgüven geldiğini fakat yatırım anlamında kentte ciddi bir yatırımın gerçekleşmediğini söyledi.

Ağrı'nın ekonomik anlamda kan kaybettiğini ifade eden Alpaslan, "İş bazında düşündüğümüz zaman bütün esnaf Ağrı'da kan ağlıyor. Bütün esnafımız bankaların eline düşmüştür. Ciddi yatırımlarımızı ve firmalarımızı da kaybettik. Bir kısmı göçe zorlandı" ifadelerini kullandı.

Çözüm Süreci'nin bir an önce nihayete ermesi gerektiğini vurgulayan Alpaslan, şöyle devam etti:

"Şu an Ağrı'da ben dahil hiç kimse bugün ki mantıkla yatırıma gitmiyor. Herkes sürecin sonunu beklemekte. Barış sürecinin bu kadar uzaması insanlarda rahatsızlık yarattı. Acaba barış süreci olacak mı? Siyasi bir karar mıdır? Bunlar düşünülüyor. Sürecin uzamadan bitmesi lazım ki insanlar ancak o zaman adım atsın. Barış süreci askıda kaldıkça açıkçası güven vermiyor. Sürecin nihayete erdirilmesi en büyük arzumuzdur." 

- Muş

Muş Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkan Vekili Şihmus Sinecem de bölgede yaklaşık 35 yıldır ciddi bir siyasi sorun yaşandığını bildirerek, bu sorunların bölge ekonomisine büyük darbe vurduğunu kaydetti.

Çözüm Süreci'nin bölgeye rahatlık getirdiğini, bununla birlikte gerek çatışma sürecinin gerekse faili meçhul cinayetlerin bitme noktasında olduğunu anlatan Sinecem, şöyle dedi:

"İnsanların bölgeyi gezip görmelerinin önünde herhangi bir engel kalmadı. Özgüven dolayısıyla insanlar da buraya yatırım yapma arzsuna sahip oldu. Çözüm Süreci gerçekleşmedikçe bu bölgeye kamu yatırımı gelebilir ama özel yatırımcı gelemez. Çünkü yatırımcılar istikrarlı ve güvenli bir yere yatırımını yapar. Yatırım yapılabilmesi için de Doğu ve Güneydoğu'daki sorununun çözülmesi lazım. Bu çözülürse eğer bölgeye yatırım yapılabilir.

Şimdiye kadar biz kendi yağımızda kavruluyoruz. Bölgede ciddi bir yatırımdan bahsedemeyiz. Hele ki özel sektörden hiç bahsedemeyiz ama kamu yatırımı, eğitim, sağlık ve ulaşım konusunda ciddi adımlar atıldı. Bunun dışında herhangi bir adım atılmadı. Bölgede yapılan kamu yatırımları arasında Alparslan-1 Barajı enerji, Alparslan-2 Barajı hem sulama hem de enerji alanında yapıldı. Bunlar Muş ve bölge için çok ciddi projeler."

Son Güncelleme: 12.07.2015 17:19
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.