09 Ağustos 2017 Çarşamba 13:01
Cahillik ve aklı kullanmanın yolu

Cinayetler, hırsızlıklar, dövüşler, kavgalar… Çok büyük bir nisbette cahil adamların mı eserleridir? Aklımızı nasıl kullanabiliriz? Veya aklımızı nasıl kuvvetlendirebiliriz?

Ünlü şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler’e göre, insanlar, kelimelerle düşünür, kelimelerle konuşurlar. Hafızasında düşünecek kadar kelimesi olmayanlar, yumruklarını, bıçaklarını, tabancalarını konuştururlar. Ve imanlarını ite, kurda, hırsıza, uğursuza kaptırırlar.

Yavuz Bülent Bakiler, aklımızı nasıl kullanıp, nasıl kuvvetlendirebileceğimiz konusunda da “Aklımızı kelimelerle, yani zengin bir dil ile koruyabilir, kuvvetlendirebiliriz. Çünkü dünyadaki bütün insanlar, kelimelerle düşünür, kelimelerle konuşurlar. Yani kelime dünyaları zengin olmayan kimseler, önce doğru düşünemezler, sonra da doğru düzgün konuşamazlar. Sonra doğru karar veremezler. Doğruları, güzellikleri, faydalı olanları anlayamazlar! Anlatamazlar!” diye yazdı.

Bakiler’in enpolitik.com’da yayınlanan ve “cahilliği” konu aldığı “HAZİNEDAR- İT- KURT” başlıklı yazısı şöyle:

“Hacı Bektaş Veli hazretleri , insanların ve milletlerin yaşayışında aklın büyük önemini üç örnekle açıklıyor. Diyor ki;

İman bir hazinedir. Akıl hazinedardır. Yani o hazinenin sahibidir. Şeytan hırsızdır. Hazinedar, hazinenin başında olmazsa ne olur. Şeytan, yani hırsız, hazineyi çalar.
İman süttür. Akıl, o sütün sahibidir. Şeytan ittir. Akıl, yani sütün sahibi, sütün başında durmazsa ne olur? it (yani şeytan) sütü içer.
İman, koyundur. Akıl o koyunun sahibi olan çobandır. Şeytan, kurttur. Çoban, koyunun başında olmazsa ne olur? Şeytan yani kurt, koyunu parçalar!

      Hacı Bektaş Veli hazretleri, bu örneklerle imanımızı yüceltiyor, ama yeteri kadar aklı olmayan veya akıllarını kullanamayan kimselerin de, imanlarını koruyamayacaklarını anlatmaya çalışıyor.

      Burada çok önemli yeni bir soruyla karşı karşıyayız: Aklımızı nasıl kullanabiliriz? Veya aklımızı nasıl kuvvetlendirebiliriz?

      Bu soruya, dünyanın bütün  ilim adamları aynı şekilde cevap veriyorlar: ‘’Aklımızı kelimelerle, yani zengin bir dil ile koruyabilir, kuvvetlendirebiliriz. Çünkü dünyadaki bütün insanlar, kelimelerle düşünür, kelimelerle konuşurlar. Yani kelime dünyaları zengin olmayan kimseler, önce doğru düşünemezler, sonra da doğru düzgün konuşamazlar. Sonra doğru karar veremezler. Doğruları, güzellikleri, faydalı olanları anlayamazlar! Anlatamazlar!

     Hukuk fakültesinde okuduğum yıllarda, Ceza Hukuk’u Profesörümüz Faruk Eren demişti ki; ‘’ Bir bankaya, cahil bir adamla, okuması-yazması zengin bir adam, birlikte girseler, masalarının üzerinde de bir para destesi bulunsa cahil hırsız, sağa-sola bakar. Kimse onu görmüyorsa para destesini alır, cebine indirir. Yani o parayı çalar.

    Ama aklı-fikri zengin olan bir kimse, eğer helal ve haram inancı içinde değilse, öyle sahte belgeler düzenler ki, o para destesine elini sürmeden vaktin birinde, o paraların hepsi, döner dolaşır, aklı zengin olan kişinin cebine girer. Cahil adam, sahte belge düzenlemeyi bilmez. Cahil adam, düzgün bir borç senedinin icraya nasıl konulacağını bile bilemez. Cinayetler, hısızlıklar, dövüşler, kavgalar… çok büyük bir nisbette cahil adamların eserleridirler. Yarın bu fakülteyi bitirdiğinizde karşınıza daha çok hep cahil insanlar çıkacaktır.

    Hocanın bu tesbitini ve açıklamasını hiç unutmadım. Bir ara Sivas’ta avukatlık yaptım. Gördüm ki bizim insanımız bir salkım üzüm bir karış toprak, bir tutam ot yüzünden cinayet işlemekte 18 yıl hapis yatmaktadır. Bir salkım üzüm yüzünden veya  yüzüme neden öyle baktın? Sorusundan sonra bıçaklar çekilmekte, tabancalar ateşlenmektedir.

Ve bir hiç yüzünden genç anneler 18 yıl dul kalmakta, çocuklar 18 yıl yetim büyümektedirler. Ben bu cinayetleri, bu kavgaları sanıklara anlattığım ve neden bu cinayeti işledin? Oldu mu şimdi diye sorduğum zaman, hep aynı cevabı aldım: Cahillik efendim düşünemedim!

      Cahil adam düşünemez. İli bir tespite göre: İnsanlar, kelimelerle düşünür, kelimelerle konuşurlar. Hafızasında düşünecek kadar kelimesi olmayanlar, yumruklarını, bıçaklarını, tabancalarını konuştururlar. İmanlarının esiri olurlar. Hacı Bektaş Veli’nin ifadesiyle imanlarını ite, kurda, hırsıza, uğursuza kaptırırlar.

      Birkaç örnek daha vermek istiyorum:

Bütün Avrupa ülkelerinde, bir yılda trafik kazaları yüzünden, bir yılda 5.000 kişi ölüyor. Türkiye de bir yılda trafik kazaları yüzünden 6.000 kişi toprağa düşüyor. Neden Allah Müslüman Türk’ün düşmanı mıdır?

     İsviçre de öğrendim: Adamların sadece 1.500 inekleri varmış. Bu 1.500 inekten sağdıkları süt ile bir yılda 300.000 ton peynir elde ediyorlarmış. Ve İsviçre den yirmi misli daha geniş topraklara sahip olduğumuz halde, biz de İsviçre den her yıl peynir alıyormuşuz. Niçin? İsviçreli kafasını çok iyi çalıştırarak bir inekten bir günde 25 litreye yakın süt aldığı için bizde 2-3 litrede kaldığımız için!

     Japonya’ya gitmedim. Ama gazetelerden okuyor, radyo haberlerinde dinliyorum. Japonya da 7 şiddetinde bir deprem olduğunda, tek kişi ölmüyor. Bir iki kişinin burnu ya kanıyor, ya kanamıyor. Ama Türkiye de aynı şiddette bir deprem, 25.000 kişiyi toprağın altına çekiyor!  Niçin? Niçin? Niçin?

    Çünkü Japon milleti, evvela üzerinde oturacağı zemini inceliyor. Bu zemin şehirleşmeye uygun mu; değil mi?  Diyor. Sonra binbir incelemeden geçerek 7-8 şiddete dayanıklı evler planlıyor. Çimentosunu, demirini, kumunu… ona göre kullanıyor. Yani aklını kullanıyor. Yani Japon, mutlaka akli ilimlerle hareket ediyor. Bizim gibi sadece nakli ilimlere bağlanıp kalmıyor. Yani bizde olduğu gibi, hazinesini hırsıza kaptırmıyor. Sütünü köpeğe içirmiyor, koyununu kurda parçalatmıyor. Batı aklını kullandığı için önümüzde yürüyor.”

Son Güncelleme: 09.08.2017 13:02
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.