03 Mart 2016 Perşembe 23:20
Migren Hastalarına Müjde Migren'den Kurtulmak mı İstiyorsunuz? Uzmanlar Migrenin Çaresini Açıkladı !

Migrenin Çaresi Yok Demeyin? Uzmanlar Çaresini Açıkladı? Migreni Olanlar Bu Haberi Çok Dikkatli Okusun haberi hakkında diğer aramalar, detayları ve daha fazlası için...

 Günümüzde milyonlarca insanın başı Migren denen hastalıkla dertte. Özellikle kadınlarda çok sık görülen migrenin çaresi ne? Uzmanlar Migren’in ilaçla tedavisinin pek mümkün olmadığını belirtiyor. Çok farklı şekilleri olan bu hastalıktan kurtulmak sitiyorsanız. Bu haberi çok dikkatle okuyun. İşte migrenin çaresi…

Uzun yıllardır Migren’ninz varsa ve ilaçlar bir türlü fayda vermiyorsa, haslaığınızın sebebini yani derin kaynağını bulmanız gerekiyor. Bu da batı tıbbı içinde önemli bir bilin dalı olarak yer alan Nöralterapi ile mümkün. Nöralterapi hastalığın sebebi ile ilgilenir. Migren ağrılarınızın asıl kaynağını bulur ve tedavi eder.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr.Ülkü Sarpkaya, uyku dengesizliğinin migren Ağrılarını tetiklediğini söyledi. Dr.Ülkü Sarpkaya, “Migren ağrıları çok çeşitli nedenlerle tetiklenebilir. Stres, hava değişimi, menstrual siklus, aşırı uyku veya yetersiz uyku en sık rastlanılan nedenlerdendir” dedi.

KADINLARIN YÜZDE 17-18’İNDE MİGREN GÖRÜLÜYOR

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr.Ülkü Sarpkaya konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde ikisinde kronik migren görüldüğünü belirterek, “Hem kadınlarda hem de erkeklerde en şiddetli haline 30’lu veya 40’lı yaşlarda erişir. Dünya sağlık Örgütüne göre migren gelişmiş ülkelerde 19. sıradaki sağlığa bağlı fiziksel engeldir ve başlıca işe gitmeme nedenlerinden biridir. Erkeklerin yaklaşık %6-9’u ile kadınların yüzde 17-18’inde migren görülür. Şiddetli ve tekrarlayan baş ağrısı ataklarına zaman zaman mide bulantısı veya kusma bulguları eklenir. Ağrılar genellikle 4-72 saat sürer ve kişiyi iş göremez hâle getirebilir. Başlıca migren tipi, eskiden bayağı migren olarak bilinen aurasız migrendir. Bu tip migrende genellikle başın tek tarafı şiddetli ve darbeli bağ ağrısına maruz kalır; mide bulantısı ve kusma eşliğinde ışık ve gürültüye hassasiyet görülür” diye konuştu.

MİGRENİNİZ 50 YAŞINDAN SONRA ÇIKTIYSA BEYİN RAHATSIZLIĞINIZ OLABİLİR

Migrenin genellikle ergenlikte veya 20’li yaşlarda ortaya çıktığını ancak nadiren çocuklarda da migrene rastlanabildiğini ifade eden Dr.Ülkü Sarpkaya, “Eğer migren 50 yaşından sonra ortaya çıktıysa bir beyin rahatsızlığı ile bağlantılı olabilir. Vakaların yaklaşık yarısında migren kalıtımsaldır. Migren ağrıları çok çeşitli nedenlerle tetiklenebilir. Stres, hava değişimi, menstrual siklus, aşırı uyku veya yetersiz uyku en sık rastlanılan nedenlerdendir. 

NÖRALTERAPİ MİGRENE ÇOĞUNLUKLA ÇARE OLABİLİYOR

Migren belirtileri hastadan hastaya büyük oranda değişebilir. Örneğin bir hasta, başın tek tarafında hafif bir ağrı ve mide bulantısından şikayet ederken bir başkası başın iki tarafında şiddetli ağrı, ışığa ve sese duyarlılık görebilir ancak mide bulantısı çekmeyebilir. Migren tedavisinde ilaçlar kullanılmaktadır. Kullanılan ilaçlar migreni tedavi etmez. Atak sıklığını azaltabilir ve ağrı sırasında kullanılanlar ise atağın daha kolay atlatılmasını sağlayabilir. Migren hastalığına temelde bir Alman ekolü olarak kabul edebileceğimiz Nöralterapi tedavi yönteminin bakış açısı tamamen farklıdır. Batı tıbbı içinde önemli bir bilim dalı olarak yer alan Nöralterapi, hastalıkların sebebi ile ilgilenir. Bu yaklaşımda migrene sebep olan ve vücudun düzenini bozan (bozucu alan) hastanın öyküsünden tespit edilir ve Nöralterapiyle düzeltilir. Bozucu alanlar; vücudun düzenini bozan ve ağrıyı tetikleyen sebeplerdir. Diş ve çene eklemi ile ilgili problemler, geçirilmiş ameliyatlar, özellikle tonsillit gibi çocukluk enfeksiyonları, travmalar, duygusal yüklenmeler ve stress vücutta bozucu alan yaratabilir. Nöralterapi yaklaşımında yakınmaları ortaya çıkaran bu değişiklikler incelenir, kişiye özel durum tespit edilir ve engeller ortadan kaldırılır. Akupunktur noktalarına Nöralterapi uygulamaları, bozucu alanların tespiti ve tedavisi, ganglion ve segment tedavisi ile Nöralterapiyle migrene etkin ve kalıcı tedavi sağlanır. Bu tedavi yaklaşımı özellikle ilaç tedavisine cevap alamamış hastalarda başarı ile çözüm sağlamaktadır. Ozon Tedavisi ile dokulara oksijenizasyon sağlanması tedaviye yardımcı bir modalitedir. Proloterapi, Ağrı Mezoterapisi ve Nöroproloterapi uygulamaları ile lokal doku instabiliteleri giderilerek mekanik ve kimyasal etki sayesinde kalıcı rahatlama sağlanabilir” diye konuştu. 

FARKLI MİGREN TİPLERİ NELERDİR?

En sık görülen iki migren tipi arasındaki tek fark “aura” (migren şafağı) bulunup bulunmamasıdır. Aura baş ağrısından önce ortaya çıkan ve genellikle görsel olan bir takım sinirsel (nörolojik) belirtilerdir (aşağıya bk.).

Migrenlilerin yaklaşık %70-80’inde (geçmişte adi migren adıyla anılan) aurasız migren atakları vardır; %10’unda (geçmişte klasik migren olarak adlandırılan) auralı migren görülür; %15-20’sinde ise her iki tipte atak görülebilir. Bu kişilerin %1’den daha az bir bölümünde baş ağrısı gelişmeksizin aura görülür. Diğer migren tipleri son derece seyrektir (bk. s. 13).

MİGREN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Migren yalnızca baş ağrısı değildir. Sanki elektriğiniz kesilmiştir; vücudunuz bir süre dışa kapanır ve gizlenme ihtiyacı duyarsınız. Ataklar sırasında ışık, ses ve kokuya duyarlılığınız artabilir, yeme isteğiniz azalabilir, bulantı ve kusma görülebilir, bir konuya yoğunlaşmakta güçlük çekebilirsiniz ve kendinizi genel olarak çok hasta hissedebilirsiniz. Bu belirtiler sizi baş ağrısından daha fazla rahatsız edebilir.

Aslında migren beş ayrı evreye ayrılabilir:

1 ön belirtiler (uyarı işaretleri)
2 aura
3 baş ağrısı
4 ağrının geçmesi
5 son evre (iyileşme)

Ön belirtiler
Migrenlilerin üçte ikisinde, ancak migrenle bağlantısını anladıkları zaman fark ettikleri uyarı işaretleri gelişir. Sizden çok, arkadaşlarınızın ve yakınlarınızın fark ettikleri bu belli belirsiz duygudurum (ruh hali) ve davranış değişiklikleri arasında şunlar sayılabilir:

• Duygudurum değişiklikleri: Huzursuzluk, neşe ya da hüzün duygusu,
• Davranış değişiklikleri: Aşırı hareketlilik, saplantılar, sakarlık, halsizlik,
• Sinirsel belirtiler: Yorgunluk ya da esneme, uygun sözcükleri bulmakta zorlanma, ışıktan ve gürültüden rahatsız olma, gözlerde odaklama güçlüğü çekme,
• Kaslarla ilgili belirtiler: Genel olarak kaslarda ağrı ve hassasiyet,
• Sindirim sistemi belirtileri: Bulantı, bazı yiyeceklere (çoğu zaman tatlılara) duyulan istek, yemek istememe, kabızlık ya da ishal,
• Sıvı dengesindeki değişiklikler: Susuzluk, daha sık idrara çıkma isteği ya da sıvı birikmesine bağlı şişmeler.

Bu belirtiler bazen migren tetikleyicisi olarak düşünülebilir. Ancak, çikolata yiyip ertesi sabah migrenle uyandıysanız, bu mutlaka migreni çikolatanın tetiklediği anlamına gelmez. Çok daha büyük bir olasılıkla çikolata yeme isteğiniz zaten başlamış bir migren atağının önbelirtisidir. Bu önbelirtiler genellikle sessiz başlar ve baş ağrısından önceki 24 saat içinde gelişir.

Aura
Aralarında doktorların da bulunduğu pek çok kişi aura yoksa, bu baş ağrısının migren olmayacağını düşünüyor. Oysa migren ataklarının yalnızca %20-30’unda aura vardır. Auralı migren atağı geçiren kişilerin çoğunda aurasız ataklar vardır. Aura olsun ya da olmasın, yaşanan baş ağrıları birbirine benzer. Bununla birlikte, birçok kişi yaşadığı aurasız baş ağrılarının da migren olduğunun farkında değildir.

Aura esas olarak görmeyi, daha seyrek olarak da duyuları ve konuşmayı etkiler. Birden çok aura belirtisi genellikle birbirini izler. Auranın sona ermesiyle baş ağrısının başlangıcı arasında bir zaman aralığı olmayabileceği gibi, arada bir saate yakın bir süre de geçebilir. Birçok kişi aradaki bu süre içinde bir boşluk duygusu yaşadığını söyler.

En sık görülen aura belirtisi olan görsel bozukluklar birkaç biçim alabilir. Tipik bir tanımlama şöyledir:

“…parlak zigzag çizgiler görüyorum ve bu sırada kısmi görme kaybı yaşıyorum; bunlar hep baş ağrısından önce oluyor. Süresi 20 dakikayla 45 dakika arasında değişiyor. Sonra baş ağrısı başlarken görmem düzeliyor.”

Diğer görsel belirtiler arasında şunlar bildirilmektedir:

• Kör noktalar (örneğin sayfadaki bir harfin bir bölümünün baskı hatası gibi yok olması, bir kişinin çenesinin ya da gözlerinin yarısının görülememesi) en sonunda da nesneleri çevreleyen yanıp sönen çizgiler görülür.
• Çevreyi çatlak bir aynadan görüyormuş gibi bir izlenim vardır.
• Odaklanma güçlüğü; gerçekte baktığınız nesnenin altındakileri görüyormuş gibi.
• Işık çakmaları.

İlk anlatılan zigzag çizgiler ortaçağ şatolarının planını hatırlattığı için kale görüntüsü olarak adlandırılır ve genellikle görme alanındaki küçük bir nokta olarak başlar, çevresinde yanıp sönen zigzag çizgilerle giderek genişlerken ortasında küçük bir kör nokta kalır.

Aura evresi genellikle 5 ile 60 dakika sürer. Çoğu zaman tek gözü etkilemiş gibi görünse de, belirtiler her iki gözde de ortaya çıkar. Etkilendiğini sandığınız gözü elinizle kapatırsanız, aynı görüntünün öteki gözde de olduğunu fark edersiniz.
Diğer duyu bozuklukları daha seyrektir. Bunlar hemen her zaman görsel belirtilerle birlikte gelişir ve ender olarak tek aura belirtisi olarak ortaya çıkarlar. Bildirilen en tipik duyu bozukluğu bir elin parmaklarında başlayıp kola doğru yayılan ve yüzün ya da dilin o yarısını etkileyen karıncalanma hissidir. Bu belirtilerin bacağı tutması çok seyrek görülür.
Uygun sözcükleri bulma güçlüğü olarak tanımlanan disfazi, aura evresinde başlayabilir ancak migren süresince de gelişebilir. Bir migrenli bunu “bütün sözcüklerle ilgili bir bellek kaybı, cümle kurmada ya da harfleri ve sayıları ayırt etmede zorlanma” şeklinde tanımlamaktadır.

Baş ağrısı
Bu evre üç gün bile sürebilir. Baş ağrısı genellikle tek taraflı ve zonklayıcıdır, ancak başın iki tarafını da tutabilir. Aura gelişmişse, onunla aynı tarafta ya da öteki tarafta oluşabilir. Baş ağrısı hareketle artar ve şiddetliyse yatmanız ya da sessizce oturmanız gerekir. Bununla birlikte, bu evrede baş ağrısı belirtilerden yalnızca biridir. Bir migrenli baş ağrısını şöyle tanımlamaktadır:

“Baş ağrısı yaklaşık 18 saat sürüyor. Başım zonkluyor ve beynim sanki bir matkapla deliniyor. Bazen zonklama öylesine artıyor ki, bunun mümkün olmadığını bilmeme karşın beynimin patlayacağından korkuyorum. Boyun ve omuz kaslarım çok hassas oluyor ve saçımı taramaya dayanamıyorum. Gözlerim normal ışıktan bile rahatsız oluyor ve midem bulanıyor, ama bulantılarım artık eskisi kadar yoğun değil. Genellikle atak başlarken çok üşüyorum, sonra da sıcak basıyor. Ayrıca çok huzursuz ve depresif oluyorum.”

Bu evrede baş ağrısına eşlik eden en yaygın belirtiler bulantı, kusma ve ışık, ses ve kokuya duyarlılıktır. Bazı kişilerde yeme düşüncesi bile mide bulantısının artmasına yol açarken, bazıları özellikle nişastalı besinlerin (örneğin biraz ekmek ya da makarnanın) yararı olduğunu düşünüyor. Bazen eşlik eden belirtiler baş ağrısından daha da can sıkıcı ve rahatsız edici olabilir. Örneğin, bir hasta “geçirdiğim migren ataklarının en rahatsız edici yanı tam bir kafa karışıklığı ve yönelim bozukluğu yaşamam” diyor. Bazı kişiler de migren atağının en olumsuz özelliğinin sürekli bulantı ve art arda kusma olduğunu söylüyor.

Ağrının geçmesi
Atağın sona erişi de çok değişken olabilir. Belirtileri bir ölçüde denetim altına alarak biraz uyumayı başarırsanız, uyandığınızda kendinizi daha iyi hissettiğinizi fark etmiş olabilirsiniz. Bununla birlikte uykunun bu sağaltıcı etkisi herkes için geçerli değildir. Çocuklarda kusma çok yararlı olabilir, hatta bazen mucizevî sonuçlar verebilir. Bazı kişilerde atak, etkili ilaçlarla geçer. Az sayıda kişi atağın kendi kendine geçmesinden başka bir yol olmadığını ve hiçbir şeyin işe yaramadığını fark eder.

İyileşme
Baş ağrısı geçtikten sonra, 24 saat kadar kendinizi içi boşalmış ve bitkin hissedebilirsiniz. Bu duyguyu kimileri “üzerimden silindir geçmiş gibi” diye tanımlıyor. Bazıları ise kendilerini enerji dolu, hatta taşkın hissettiklerini söylüyor.

ATAKLAR ARASINDA
Kişinin tek sorunu migrense, “Ataklar arasında kendinizi nasıl hissediyorsunuz?” sorusuna genellikle “gayet iyi hissediyorum” yanıtı alınır. Ancak, belirtiler ataklar arasında da devam ediyorsa ya da başka bazı tıbbi sorunlarınız varsa, doktorunuzla görüşerek nedeni araştırmasını sağlayın.

ATAK SIKLIĞI
Migren durağan bir durum değildir. Aynı kişide atak sıklığı zaman içinde belirgin farklılıklar gösterebilir. Kötü bir dönemde ataklar ayda bir ya da iki kez gelebilirken, şanssız bazı kişiler haftada bir atak geçirebilir. Bunun ardından da görünürde hiçbir açıklayıcı neden olmaksızın birkaç ay, hatta birkaç yıl boyunca hiç atak gelişmeyebilir.

Üzerinde durulması gereken önemli bir nokta şudur: gerçek migrende her gün atak olmaz. Öyle görünüyor ki, tam bir migren atağından sonra, ne yaparsanız yapın bir atağı tetikleyemeyeceğiniz birkaç günlük bir dönem vardır. Bununla birlikte, migrenli kişilerde her gün oluşan başka türlü baş ağrıları da olabilir.

Her gün yaşanan bu belirtiler genellikle şiddetli değildir, ancak bunlar migrenin sıklığını ya da şiddetini artırarak, kişinin ağrıyla baş etmesini güçleştirebilir.

MİGREN ZAMAN İÇİNDE NASIL DEĞİŞİR?
Çocuklarda genellikle birkaç saatle sınırlı kısa ve şiddetli ataklar görülür. Yaş ilerledikçe atak süresi uzayabilir, ancak şiddeti azalır. Erişkinlerde atak sıklığı zaman içinde büyük değişkenlik gösterir; birçok kişi yıllarca süren dinlenme dönemleri yanında migren ataklarının oldukça sık görüldüğü dönemler de yaşayabilir.

Zaman içinde değişen yalnızca atak sıklığı ve süresi değildir; belirtilerde de değişiklik olabilir. Çoğu zaman auralı migren atağı yaşayan bir kişide, aurasız ataklara geçilebileceği gibi, tersi de geçerli olabilir. Aura genellikle çocukluk çağında görülür, ancak yıllarca yok olup ileri yaşlarda baş ağrısı eşlik etmeden geri gelebilir.

Gebelikte, doğum kontrol hapı kullanımı sırasında ve hormon yerine koyma tedavisi sırasında yaşanan hormonal değişikliklerin migren üzerindeki etkileri son derece değişkendir. Bazı kişilerde bu yararlı bir etkidir. Diğer bazı kişilerde ise aurasız migren auralı migrene dönüşebilir ve atakların sıklığı ve şiddeti artabilir. Gebelikten sonra hormon düzeyleri normalleşince ya da gebeliği önleyici hapı ya da hormon yerine koyma tedavisini kestiğiniz zaman migren genellikle eski biçimini alır ama atak sıklığı arttıysa bu artış sürebilir.

KORKULAR
Migren atağı çok korkutucu olabilir. Görsel bozukluklar yaşıyorsanız bütünüyle kör olmaktan korkabilirsiniz. Birçok kişi migrenin inme ya da beyin tümörü belirtisi olmasından korkar. Oysa bu gibi kaygılandırıcı nedenler çok seyrek görülür ve bunlar baş ağrısından çok, bir kol ya da bacakta dengesizlik ya da kas zaafı gibi belirtilerle kendini gösterir.

Migren belirtileri rahatsız edici olsa da, yaşamı tehdit edici nitelikte değildir ve ataklar arasında vücudunuz normal durumuna döner. Ataklar arasında migrenlilerin çoğu migrenle kendilerini ne denli kötü hissettiklerini bütünüyle unutarak, yeni bir atak başlayana dek olağan süreçlerini yaşarlar. Oysa bazıları bir sonraki atağın korkusuyla kendilerini toplumdan tecrit eder, hatta çalışamaz duruma gelebilir.

DİĞER MİGREN TİPLERİ
Baş ağrısız auralı migren

Yıllarca auralı migren atakları yaşadıysanız, zamanla baş ağrısının şiddetinin azaldığını ya da bütünüyle yok olduğunu görebilirsiniz. Bu ataklara “baş ağrısız auralı migren” adı verilir. Bu tür atakların daima baş ağrısız olması çok seyrektir. Yaşınız 50’nin üzerindeyse ve daha önce hiç migren geçirmemenize karşın ilk kez “aura” yaşadıysanız, doktora başvurun. Bu durumda, benzeri belirtilere neden olan diğer tıbbi nedenlerin dışlanması gerekir.

Status migrenozus
Bu terim, genellikle kabul edilen 72 saatlik süreden daha uzun süren migren atakları için kullanılır. Bazen bunun nedeni, boyun ve omuz kaslarınızda migrenin yol açtığı ağrı ve hassasiyet sonucunda gelişen kas kasılmasına bağlı baş ağrısı olabilir.

Olağan bulantı ve ışığa duyarlılık belirtileri birkaç gün içinde geçerken, baş ağrısının devam etmesi durumunda status migrenozus tanısı konulabilir. Genellikle aspirin ya da ibuprofen gibi antienflamatuar ilaçlar belirtileri azaltır; azalma olmazsa doktora danışmalısınız.

Triptanlar gibi özgül bazı ilaçları alan az sayıda kişi, migrenlerinin ilk gün geçtiğini, ancak ertesi gün geri geldiğini fark eder. Bu durumda ikinci bir triptan dozu etkilidir, ama birkaç gün sonra aynı süreç tekrarlanabilir. Bu tablo daha çok migren atakları iki-üç gün süren kişilerde görülür ve atakların âdet kanamasıyla ilişkili olduğu kadınlarda daha sıktır.

Seyrek görülen migren tipleri
Farklı migrenler olarak kabul edilen birkaç tip daha vardır, ancak bunlardan bazılarının migrenle bağlantısı tartışmalıdır ve hepsi son derece seyrektir. Kaldı ki, çoğu zaman terimler yanlış kullanılmaktadır, bu nedenle tanının bir doktor ya da tıp uzmanı tarafından doğrulanması gerekir. Seyrek görülen migren tipleri arasında şunlar vardır: baziler, hemiplejik, oftalmoplejik, retinal ve migren enfarktı.

Son Güncelleme: 04.03.2016 00:22
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.